Bu yazı Amerikan Kanser Derneğinin Tiroid Kanseri ile ilgili, halkı bilgilendirmek amaçlı hazırladığı belge rehberliğinde hazırlanmıştır. Size önerilen tedaviler burada anlatılan tedavi yöntemleriyle uyuşmayabilir çünkü sizin için en uygun tedavi kararını doktorunuz verecektir. Bu yazıdan edindiğiniz bilgileri tedavinizi düzenleyen doktorunuza sormaktan çekinmeyiniz.
TİROİD KANSERİ
Kanser Nedir?
Vücudumuz yüzlerce milyon canlı hücreden meydana gelmiştir. Normal hücreler sırasıyla büyür, yeni hücreler yapmak için bölünür ve ölürler. Yaşamın ilk yıllarında normal hücreler kişinin büyümesini sağlamak için daha hızlı bölünmektedirler. Kişi erişkin olduktan sonra hücrelerin çoğu sadece ölmüş ya da zarar görmüş hücrelerin yerine yenisini yapmak için bölünmektedir.
Kanser vücudun herhangi bir yerinde kontrol dışı hücre bölünmesi olduğunda meydana gelir. Birçok kanser çeşidi olmasına rağmen tümü kontrol dışı hücre çoğalmasıyla meydana gelmektedir.
Kanser hücresinin büyümesi normal hücrenin büyümesinden daha farklıdır. Kanser hücreleri ölmek yerine çoğalmaya ve büyüme devam etmekte ve kendisine benzeyen yeni anormal hücreler oluşturmaktadır. Ayrıca kanser hücreleri diğer doku ve organların içine doğru da büyümektedir (invazyon). Bu normal hücrelerde görülmeyen birşeydir. Kontrol dışı büyümek ve çoğalmak ile diğer dokuları invaze etmek bir hücreyi kanser hücresi yapan özelliklerdir.
DNA da meydana gelen değişiklikler neticesinde hücre kanser hücresine dönüşür. DNA tüm hücrelerde bulunur ve hücrenin tüm eylemlerini kontrol eder. Normal hücrede DNA da beklenmedik değişiklikler olduğu zaman ya bu değişiklik hücre tarafından onarılır ya da onarılamayacak kadar büyük bir değişiklik ise hücre ölür. Kanser hücrelerinde bu zararlı değişiklik onarılmaz ve hücre beklendiği gibi ölmez. Onun yerine, bu yeni değişik hücre vücudun ihtiyacı olmayan yeni hücreler yapmaya başlar. Bu yeni gereksiz hücrelerde ana kanser hücresinin tüm özelliklerini taşımaktadır.
Kişiler bu değişikliğe uğramış DNA yı kalıtımsal olarak alabilirler. Ama DNA değişikliklerinin çoğu normal hücrenin bölünmesi sırasında ya da çevresel etkenler tarafından meydana gelmektedir. DNA hasarının nedeni sigara gibi çok açık bir neden olabilir. Ancak gelende neden çok açık değildir.
Vakaların çoğunda kanser hücreleri tümör(kitle, yumru, ur) oluştururlar. Lösemi gibi bazı kanserler ender olarak tümör oluştururlar ve genelde kan ve kan üreten organlarda çoğalarak dolaşıma katılıp büyüyüp çoğalabilecekleri organlara ulaşırlar.
Kanser hücrelerin vücudu diğer bölgelerine giderek orada büyüyüp yeni tümörler meydana getirebilirler. Bu sürece metastaz denir. Metastaz kanser hücrelerinin kan ya da lenf dolaşımına geçerek diğer dokulara ulaşabilmesiyle mümkün olur.
Kanser nereye yayılırsa yayılsın başladığı yere göre isimlendirilmektedir. Örneğin meme kanseri karaciğere yayıldığında adı karaciğer kanseri değil meme kanseridir. Aynı şekilde kemiğe yayılmış bir prostat kanseri de kemik kanseri değil metastatik prostat kanseri adını alır.
Değişik tip kanserler farklı şekillerde davranırlar. Örneğin, akciğer kanseri ve meme kanseri çok farklı kanserlerdir. Farklı hızlarda büyürler ve farklı tedavilere cevap verirler. Bu nedenle her kanser hastası o kanser tipine hedeflenmiş farklı tedaviler almaktadır.
Tüm tümörler kanser değildir. Kanser olmayan tümörler benign olarak adlandırılır. Benign tümörler de bir takım sorunlara yol açabilmektedir. Çok hızlı büyüyerek sağlıklı organ ve dokulara baskı yapabilirler ama diğer dokulara invaze olmazlar. İnvaze olmadıkları için vücudun diğer bölümlerine de yayılmazlar(metastaz yapmazlar). Bu tümörler hemen hemen hiç hayatı tehdit edecek durumlar oluşturmazlar.
TİROİD KANSERİ NEDİR?
Tiroid bezinde başlayan kansere tiroid kanseri denir.Tiroid bezinin normal yapısının ve işleyişinin anlaşılması tiroid kanserini anlamaya yardımcı olacaktır.
Tiroid bezi(glandı)
Boynun ön kesiminde tiroid kartilajının (Adem elması) yukarısında yer alır. Çoğu insanda tiroid bezi görülemez ya da el ile hissedilemez. Kelebek şeklinde olup sağ ve sol olmak üzere 2 lobu bulunur. Loblar isthmus adı verilen dar bir parça ile birleşir.
Tiroid bezinde 2 ana hücre tipi bulunur.
Tiroid bezindeki diğer daha az bulunan hücreler, bağışıklık sistemi hücreleri (lenfositler) ve destek dokusu hücreleridir.
Her bir hücre grubundan farklı kanser türleri gelişebilir. Kanserler arasındaki fark önemlidir çünkü kanser tipine göre hastalığın şiddeti ve tedavisi çok değişiklik göstermektedir.
Tiroid bezinde çok çeşitli büyümeler ve tümörler görülür. Bunların birçoğu benign(iyi huylu) olup az bir kısmı maligndir(kötü huylu, kanser). Malign olanlar kanser olmaları itibarıyla komşu dokulara ve vücudın diğer bölümlerine metastaz (yayılma ) yapabilirler.
Tiroid bezinin büyümesi ve Nodüller
Tiroid bezinin boyut ve şeklinde meydana gelebilecek değişiklikler sıklıkla hissedilebilir hatta hasta ve doktoru tarafından görülebilir.
Tiroid bezinin büyümesi hali guatr olarak adlandırılır. Bazı guatrlar diffüz(yani bütün bez büyümüştür) olabilir. Bazı guatrlar ise nodüler olur(yani bez büyüktür ve içerisinde şişlikler, nodüller bulunur). Tiroid bezinin normalden büyük olmasının birçok nedeni vardır ve genelde bu nedenler arasında kanser bulunmaz. Diffüz ve nodüler guatr sıklıkla belirli bazı hormonların dengesizliğine bağlı olarak oluşur. Örneğin; yeterli miktarda iyot alınmaması hormon seviyelerinde azalmaya ve ardından guatra neden olur.
Tiroid bezi içerisinde yer alan şişliklere, yumrulara tiroid nodülü adı verilir. Tiroid nodüllerinin ancak 1/20 si kötü huyludur. Ayrıca bazen nodülün kendisi fazla hormon üreterek hipertiroidiye neden olabilmektedir.
Tiroid nodülleri her yaşta meydana gelebilirse de çoğunlukla yaşlılarda görülür. Erişkinlerin 1/10 undan azında doktoru tarafından muayenede fark edilebilecek nodül mevcuttur. Ancak ultrasonografi ile yapılan incelemede tiroid nodülü bulunma ihtimali el ile hissedilemeyecek nodüller de görüleceği için daha fazladır.
Nodüllerin çoğu sıvı ya da tiroid hormonlarının depolandığı kolloid ile dolu kistlerdir.
Solid nodüller çok az sıvı ya da kolloid içerirler. Bu tip nodüllerin kanser olma ihtimali sıvı dolu olanlara göre yüksek olmasına rağmen yine de solid nodüllerin de büyük kısmı malign değildir. Bazı solid nodül tipleri, hiperplastik nodüller ya da adenomlar, çok sayıda hücre içerirler ancak bu hücreler kanser hücresi değildir.
Benign tiroid nodülleri büyümedikleri ya da bulguya yol açmadıkları sürece tedavi edilmeden kendi başlarına bırakılabilirler. Diğer nodüller tedaviye ihtiyaç duyar.
Malign tiroid tümörleri
Tiroid kanserinin birçok tipi bulunur.
Diferansiye Tiroid Kanseri
Tiroid kanserlerinin çoğu diferansiye kanserlerdir. Bu tip kanserlerde kanser hücreleri mikroskop altında incelendiğinde normal tiroid hücrelerine çok benzemektedir. Bu kanserler tiroidin foliküler hücrelerinden gelişmektedir.
Papiller Karsinom: Tiroid kanserlerinin %80 i papiller karsinomdur ( papiller kanser ya da papiller adenokarsinom olarak da adlandırılabilir) . Papiller karsinom çok yavaş büyümeye meyillidir ve genelde tek lobda görülür. Yavaş büyümesine rağmen komşu lenf bezlerine yayılabilir. Ancak bu yayılım olsa dahi bu kanser başarıyla tedavi edilebilmekte ve çok ender ölüme neden olmaktadır.
Papiller karsinomun birkaç tipi bulunur. Bunlar arasında en sık görülen foliküler subtiptir(mixed papiller-foliküler varyant da denir). Papiller karsinomun sık görülen şekli ve foliküler varyantı aynı şekilde tedavi edilir. Prognozları benzer olup erken yakalandığında çok iyidir. Papiller karsinomun diğer alt tipleri, kolumnar hücreli tip ve diffüz sklerozan tip daha ender olup büyümeye ve daha hızlı yayılmaya meyillidir.
Foliküler Karsinom: Foliküler kanser ya da foliküler adenokanser de denir. Tiroid kanserlerinin yaklaşık %10 udur ve ikinci en sık tiroid kanseri tipidir. İyot yetersizliği bulunan bölgelerde daha sık görülür. Bu kanser lenf nodlarına yayılmaktansa kemiklere ve akciğere yayılım yapar. Foliküler tiroid kanserinin gidişatı(prognozu) papiller karsinom kadar iyi olmasa da gene de oldukça iyidir.
Hurthle Hücreli Karsinom: Oksifil hücreli kanser olarak da bilinir. Aslında foliküler karsinomun bir tipidir. Tiroid kanserlerinin %3 ünü oluşturur. Prognozunun tipik foliküler kanser kadar iyi olmamasının sebebi yakalanmasının ve tedavisinin güç olmasındandır. Çünkü diferansiye tiroid kanserinde tedavi ve metastaz araştırması amacıyla kullanılan radyoaktif iyodu yakalama oranı çok düşüktür.
Diğer Tiroid Kanseri Tipleri
Bu tip kanserler diferansiye tiroid kanserlerinden çok daha az görülürlerç
Medüller tiroid karsinomu: Medüller tiroid karsinomu(MTC) tiroid kanserlerinin %4 ünü oluşturur. Tiroid bezinin C hücrelerinden köken alırlar. Bu hücreler normalde Kalsitonin adı verilen hormonu üretir. Kalsitonin kandaki kalsiyum miktarını kontrol etmeye yardım eder. Bu kanser bazen lenf nodlarına, akciğerlere ya da karaciğere yayılımını tiroid nodülü tespit edilmeden önce yapabilir.
MTC sıklıkla yüksek oranda kalsitonin salgılanmasına neden olur. Ayrıca karsinoembriyojenik antijen(CEA) adı verilen bir protein salgılanmasına neden olur. Bu maddeler kan testleri ile ölçülebilir.
MTC kanseri radyoaktif iyotu yakalamadığı için(diferansiye tiroid kanserlerinde tanı ve tedavi amacıyla kullanılır) prognoz (gidişat) diferansiye tiroid kanserleri gibi değildir. 2 tip MTC bulunur;
Sporadik MTC, vakaların %80 idir. Kalıtsal değildir ki bu ailesel özellik göstermediğine işaret eder. Sıklıkla yaşlılarda ve tek lobda görülür.
Ailesel MTC, kalıtsaldır ve ailenin tüm nesillerinde görülür. Genelde çocukluk çağında başlar ve erken yayılım yapar. Hastaların her iki lobunda birden çok kanser dokusu bulunur. Ailesel MTC diğer tümör tipleri içinde artmış risk demektir. Bu konu tiroid kanseri risk faktörleri isimli bölümde daha detaylı açıklanacaktır.
Anaplastik Karsinom: Anaplastik karsinoma (undiferansiye karsinom da denir), tiroid kanserinin ender bir formudur. Tüm tiroid kanserlerinin %2 sini oluşturur. Papiller ya da foliküler kanserden geliştiği düşünülmektedir. Undiferansiye denmesinin nedeni kanser hücrelerinin mikroskopla incelendiğinde tiroid hücrelerine hiç benzememesidir. Bu kanser tipi boyna ve diğer organlara oldukça hızlı yayılır ve tedavisi çok zordur.
Tiroid Lenfoma: Tiroid bezinde lenfoma oldukça enderdir. Lenfoma bağışıklık sisteminin ana hücresi olan lenfositlerden gelişir. Lenfositlerin çoğu lenf nodlarında bulunur. Lenf nodları bezelye şeklinde bir araya toplanmış bağışıklık sistemi hücrelerinden oluşur ve tüm vücudumuzda tiroid bezi de dahil olmak üzere dağınık biçimde yerleşmişlerdir.
Tiroid Sarkomu:Bu ender kanser tipi tiroidin destek dokusunu oluşturan hücrelerden köken alır. Sıklıkla çok saldırgan ve zor tedavi edilebilir yapıdadırlar.
Paratiroid kanseri
Tiroid bezinin arkasında ancak ona yapışık durumda 4 adet küçük bez bulunur. Bu bezlerin adı paratiroid bezleridir. Paratiroid bezleri vücudun kalsiyum seviyesini ayarlamaya yardımcı olurlar. Paratiroid bezlerinin kanseri oldukça enderdir. Amerika’ da yılda 100 vakadan az görülmektedir.
Yüksek kan kalsiyum seviyeleri nedeniyle yakalanabilirler. Kan kalsiyum seviyelerinin yüksek olması yorgunluk, zayıflama ve uyuşukluklara neden olur. Ayrıca çok miktarda idrar yapılmasına ve buna bağlı susuz kalmaya(dehidratasyon) neden olarak uyuşukluğun ve zayıflamanın daha belirginleşmesine yol açar. Kemik ağrıları ve kırıklar, böbrek taşları nedeniyle ağrılar, depresyon ve kabızlık diğer etkileridir.
Büyükçe paratiroid kanserleri tiroid bezine komşu nodüller olarak tespit edilirler. Nodülün en kadar büyük olduğunun bir önemi yoktur. Tedavisi cerrahi olarak nodülün çıkartılmasıdır. Ne yazık ki paratiroid kanserinin tedavisi tiroid kanserine göre oldukça zordur.
TİROİD KANSERİ İSTATİSTİKLERİ
Amerikan Kanser Derneği’ nin 2013 yılında USA’ da beklediği tiroid kanseri vakalarının yaklaşık değerleri;
Tiroid kanseri diğer erişkin kanserlerine göre daha erken yaşlarda tanı almaktadır. Olguların 2/3 ü 55 yaş altında yakalanır. %2 si ergenlerde ve çocuklarda görülür.
1990 yılına göre günümüzde tiroid kanseri tanısı alma ihtimali yaklaşık 2 katıdır. Tiroid ultrasonunun çok daha yaygın kullanılıyor olması sonucu önceden görülemeyen daha küçük nodüller yakalanmaya başlanmış olsa da büyük tümörlerin sayısında da artış söz konusudur.
Tiroid kanserinden dolayı ölüm oranları uzun yıllardır değişmemiştir ve diğer kanser türlerine göre oldukça düşüktür.
TİROİD KANSERİ İÇİN RİSK FAKTÖRLERİ
Risk faktörü, kişinin kanser gibi belirli bir hastalığa yakalanma şansını etkileyen her şeyi kapsar. Değişik kanserlerin değişik risk faktörleri vardır. Sigara içmek gibi bazı risk faktörleri değiştirilebilirken kişinin yaşı veya aile hikayesi değiştirilemez risk faktörlerine örnektir.
Risk faktörleri bize her şeyi açıklamamaktadır. Herhangi bir ya da birkaç risk faktörü taşıyor olmak bu hastalığa yakalanacağınız anlamına gelmediği gibi hiç risk faktörü taşımayan birisi de bu hastalığa yakalanabilmektedir. Tiroid kanserine yakalanmış birisi risk faktörlerine sahip olsa da bu kanserin sorumlusunun büyük oranda bu risk faktörleri olduğunu söylemek çok doğru olmayacaktır.
Bilimsel çalışmalar sonucunda tiroid kanseri ile ilişkilendirilen birkaç adet risk faktörü belirlenmiştir.
Yaş ve Cinsiyet
Tam olarak bilinemeyen nedenlerden ötürü hemen tüm tiroid hastalıkları gibi tiroid kanseri de kadınlarda erkeklere oranla yaklaşık 3 kat fazla görülmektedir.
Tiroid kanseri hemen hemen tüm yaşlarda görülebilirse de kadınlarda en sık görüldüğü yaş grubu erkeklere oranla daha genç yaşlar olup kadınlarda en sık 40-50 li yaşlarda erkeklerde ise 60-70 li yaşlarda görülür.
İyot yetersizliği
Foliküler tiroid kanserleri dünyanın iyot yetersizliği bulunan bölgelerinde daha sık görülmektedir. ABD’ de sofra tuzuna iyot eklendiği için iyot yetersizliği yoktur. İyot yetersizliği eğer kişi radyasyona da maruz kalmış ise papiller tiroid kanseri riskini de arttırmaktadır.
Radyasyon
Radyasyona maruz kalmak tiroid kanseri için kanıtlanmış bir risk faktörüdür. Rasyasyonun kaynağı bazı medikal tedaviler dahi olabilir. Ayrıca radyoaktif maddelere maruz kalmak ya da nükleer silahlarda söz konusudur.
Çocukluk çağında baş-boyun radyasyon tedavisi almış olmak tiroid kanseri için risk oluşturur. Risk ne kadar radyasyonun kaç yaşında verildiğine bağlıdır. Genel olarak risk doz miktarı ile doğru orantılı yaş ile ters orantılıdır. 1960 larda sivilce, saçlı derinin mantar enfeksiyonları ya da büyümüş bademcikler ya da adenoidler için günümüzde kullanılmayan düşük doz radyasyon tedavileri uygulanmıştır. Yıllar sonra bu tip tedavilere maruz kalmış olanlarda tiroid kanseri riskinin belirgin olarak arttığı ortaya çıkmıştır. Çocukluk çağı kanserlerinden olan lenfoma, Wilms tümörü ve nöroblastoma için kullanılan radyasyon tedavileri de tiroid kanseri riskini arttırmaktadır. Radyasyon tedavisi sonrası meydana gelebilen tiroid kanserleri diğer tiroid kanserlerinden daha ciddi değildir.
Çocukları radyasyona maruz bırakan röntgen ve bilgisayarlı tomografi gibi tetkiklerde oldukça düşük radyasyon dozları söz konusudur. Ancak bu tip tetkiklerin tiroid kanseri ya da diğer kanserlerin riskini ne kadar arttırdığı bilinmemektedir. Ancak bir risk artışı söz konusu ise bu muhtemelen oldukça düşüktür. Yine de çocukların gereksiz yere X ışını almamasına özen gösterilmelidir. Eğer X ışını gerektiren bir tetkik yapılmak zorunda ise mümkün olan en düşük dozda inceleme yapılmalıdır.
1986 da meydana gelen Çernobil kazası sonrasında bölgede bu radyasyona maruz kalmış çocuklarda tiroid kanseri riskinin oldukça fazla arttığı bir çok çalışma ile gösterilmiştir. Bu bölgede yaşayan ve radyasyona maruz kalmış erişkinlerde de tiroid kanseri riski belirgin olarak artmıştır. Diyetlerinde daha yüksek oranda iyot bulunan çocukların daha az etkilendiği düşünülmektedir.
Erişkinlik döneminde radyasyona maruz kalmış olmak tiroid kanseri riskini daha az arttırmaktadır.
Aile öyküsü ve ailesel kanserler
Ailede tiroid kanseri bulunması ve birkaç kalıtsal hastalık değişik tiroid kanseri tipleri ile ilişkilendirilmiştir. Yine de tiroid kanserli olguların çoğunluğunda böyle bir geçmiş ya da kalıtsal hastalık söz konusu değildir.
Medüller tiroid kanseri
MTC lerin 1/3 ü anormal bir genin kalıtsal olarak gelmesiyle olur. Bu vakalar familyal medüller tiroid kanseri(FMTC) olarak da adlandırılır. FMTC tek başına görülebildiği gibi diğer tümörlerle birlikte de görülebilir.
FMTC ve diğer endokrin organlara ait tümörlerin birlikte görülmesine Multipl Endokrin Neoplazi Tip 2(MEN 2) adı verilir. MEN2a ve MEN2b diye alt tipleri bulunur ve her ikisi de RET adı verilen bir gende ki mutasyonlar sebebiyledir.
MEN2a da MTC paratiroid bez tümörleri ve feokromasitoma(adrenalin üreten tümör)
MEN’b de MTC, feokromasitoma ve sinir dokusunun iyi huylu tümörleri olan nöromalar birliktedir. Bu alt tip MEN2a dan daha az görülür.
MTC nin bu kalıtsal tipinde kanser genelde çocukluk çağında ortaya çıkar ve erken yayılım gösterir. MNE2b de ki MTC daha saldırgan yapıdadır. Ailenizde MEN2a, MEN2b ya da izole FMTC var ise MTC geliştirme riskiniz oldukça yüksektir. Doktorunuzla düzenli kantestleri, ultrason incelemesi ve olası genetik testler için görüşmelisiniz.
Diğer tiroid kanserleri
Bazı belirli kalıtsal rahatsızlığı olan kişilerde sık rastlanan tiroid kanseri tipleri için artmış risk söz konusudur. Bu genetik hastalıklar;
Familyal Adenomatoz Polipozis (FAP)
Bu sendroma sahip kişilerin kolonlarında çok sayıda polip oluşmakta ve dolayısyla kolon kanseri için yüksek risk meydana gelmektedir. Aynı zamanda başka kanserler için de artmış risk söz konusudur. Bu kanserler arasında papiller tiroid kanseri de bulunur. Gardner Sendromu FAP’ ın bir alt tipidir. Bu sendromda bazı belirli iyi huylu tümörler de meydana gelmektedir. Gardner sendromu ve FAP APC adı verilen gendeki defektlerle meydana gelmektedir.
Cowden Hastalığı
Bu sendroma sahip kişilerde tiroid kanseri, rahim(endometrium) kanseri ve meme kanseri için artmış risk söz konusudur. Tiroid kanserleri papiller ya da foliküler kanser olabilir. Bu sendrom PTEN isimli gendeki defekt nedeniyle meydana gelir.
Carney Kompleks, tip 1
Bu sendromda benign tümörler ve hormon sorunları vardır. Ayrıca papiller ve foliküler kanser için artmış risk söz konusudur. PRKAR1A isimli gendeki defekt ile meydana gelir.
Ailesel bir hastalıktan şüphe ediyorsanız doktorunuza danışarak gereğinde genetik danışmanlık almalısınız.
Papiiler ve foliküler tiroid kanserleri bazı ailelerde sıkça karşımıza çıkabilmektedir. Birinci derece akrabada(anne-baba, kardeş ya da çocuk) tiroid kanseri olması kalıtsal bir durum söz konusu olmasa da tiroid kanseri riskini arttırmaktadır. Bu kanserlerin genetik temelleri açıkça bilinmemektedir.
TİROİD KANSERİNİN NEDENİ BİLİNİYOR MU?
Tiroid kanseri ‘tiroid kanseri risk faktörleri’ başlıklı yazıda değinilen birkaç kalıtsal durum ile ilişkilidir. Ama tiroid kanserinin kesin nedenleri tam olarak hala bilinmemektedir.
DNA’ da meydana gelen belirli bazı değişiklikler tiroid hücresini kanser hücresine dönüştürebilmektedir. DNA tüm hücrelerimizde bulunan, hücrenin nasıl işleyeceğinin talimatlarını içeren, genleri oluşturan kimyasal maddeye verilen isimdir. Genelde anna-babamıza benzememizin sebebi DNA kaynaklarımızın onlar olmasıdır. Ancak DNA nasıl göründüğümüzden çok daha fazla etkiye sahiptir. Örneğin belirli bazı hastalıkları hatta bazı kanser türlerini geliştirip geliştirmeyeceğimiz de DNA ile ilişkilidir.
Bazı genler hücrelerimizin ne zaman ve nasıl bölüneceği ve öleceği konusunda talimatlar içermektedir. Onkogenler hücre büyüme ve bölünmesini yöneten ya da gereğinden fazla yaşamasına neden olabilecek bilgileri içeren genlere verilen isimdir. Tümör supressör genler ise hücre bölünmesini yavaşlatan ya da hücrenin doğru zamanda ölmesine neden olan genlere verilen isimdir. Kanserler onkogenleri açan tümör süpressor genleri kapatan DNA değişiklikleri sonucunda meydana gelmektedir.
Hücrelerimizde yer alan genler çift olarak bulunur ve bir tanesini annemizden bir tanesini de babamızdan kalıtım yoluyla alırız. Ancak kanserlerin çoğu bu şekilde kalıtım yoluyla değil kişinin yaşamı boyunca oluşan o kişiye özel DNA değişiklikleriyle meydana gelmektedir. Bu değişiklikler radyasyon ya da sigara içmek gibi çevresel etkiler ile olabildiği gibi tamamen tesadüfen bir dış etki olmaksızın da olabilir.
Papiller Tiroid Kanseri
Papiller tiroid kanserinde birkaç DNA mutasyonu(değişikliği) belirlenmiştir. Papiller tiroid kanserlerinin çoğunda RET geninin belirli bazı parçalarında değişiklikler meydana gelmektedir. RET geninin bu değişmiş şekli PTC onkogeni olarak bilinir ve papiller tiroid kanseri vakalarının %10-30 unda tespit edilebilir. Çocuklarda ki tiroid kanserlerinde ise radyasyonla ilişki olsun ay da olmasın daha büyük bir yüzde ile karşımıza çıkmaktadır. RET geni mutasyonları kalıtım yolundan ziyade kişisel olarak meydana gelmektedir. Bu jutasyon sadece kanser hücrelerinde bulunmakta ve çocuklara geçmemektedir.
Bazı tiroid kanserlerinde de mutasyona uğramış BRAF geni bulunur. Çocuklarda ki tiroid kanserlerinde ve radyasyona maruz kalma ile ilişkili tiroid kanserlerinde bu mutasyon daha enderdir. BRAF mutasyonu ile ilişkili tiroid kanserleri daha hızlı büyümeye ve yayılmaya meyillidir.
BRAF ve RET/PTC değişikliklerininhücre büyüme ve bölünmesi ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Her iki mutasyonun birden bir papiiler kanserde görülmesi oldukça enderdir. Bazı doktorlar tiroid biyopsi örneklerinin bu gen mutasyonları için incelenmesini önermektedirler. Böylece kanser tanısı daha kolay konabilmekte ve hastalığın gidişatı(prognozu) hakkında fikir sahibi olunabilmektedir.
NTRK1 ve MET genlerinde meydana gelen değişiklikler de tiroid kanseriyle ilişkilendirilebilmektedir ancak bu mutasyonlar daha enderdir.
Foliküler Tiroid Kanseri
RAS onkogeninde meydana gelen değişklikler bazı foliküler kanserlerde tespit edilmiştir.
Anaplastik Tiroid Kanseri
Bu kanser tipinde yukarda bahsedilen mutasyonlar ve sıklıkla eşlik eden TP53 tümör supressör gen ve CTNNB1 Onkogen değişiklikleri bulunmaktadır.
Medüller Tiroid Kanseri
Medüller tiroid kanseri(MTC) vakalarında RET geninde meydana gelen değişiklikler papiller kanser vakalarınınkinden farklıdır. MTC nin kalıtsal tipinde tüm hastalarda, sporadik tipte de %10 unda RET geni mutasyonları söz konusudur. Sporadik MTC olgularının çoğunda mutasyon sadece kanserli hücrelerdedir. Ailesel MTC ve MEN2 sendromunda ise bu mutasyon kalıtım yoluyla alınmıştır ve kişinin tüm hücrelerinde yer almaktadır. Dolayısıyla kan testi ile böyle bir mutasyon olup olmadığı anlaşılabilir.
Kalıtsal olarak RET mutasyonu olan kişilerde RET genindeki mutasyon genelde gen çiftinin sadece birindedir. Dolayısıyla RET mutasyonuna sahip olan bireylerin çocuklarına bu mutasyonu aktarma olasılığı %50 olacaktır.
TİROİD KANSERİ ÖNLENEBİLİR Mİ?
Tiroid kanseri olgularının çoğunda bilinen bir risk faktörü olmadığından vakaların çoğunun önlenmesi de mümkün değildir.
Özellikle çocukluk çağında radyasyona maruz kalmak bilinen bir tiroid kanseri risk faktörüdür. Bu nedenle ciddi olmayan hastalıklarda radyasyon tedavisi artık kullanılmamaktadır. Röntgen ve BT gibi görüntüleme yöntemleri de çocukları radyasyona maruz bırakmaktadır ancak doz oldukça düşüktür. Bu görüntüleme yöntemlerinin çocuklarda kullanılmasının tiroid kanseri ya da diğer kanserler için ne kadar risk oluşturduğu net olarak bilinmemektedir. Eğer bir risk varsa oldukça düşüktür ama yine de özellikle çocuklarda gerçekten gerekmedikçe radyasyon içeren görüntüleme yöntemleri dikkatle kullanılmalıdır. Bu tip görüntüleme yöntemleri kullanılacaksa mümkün olan en düşük doz ile uygun görüntüler elde edilmeye çalışılmalıdır.
Ailesel medüller tiroid kanseri(MTC) için kandan genetik testler yapılabilir. Bu testler sayesinde ailesel MTC olgularının büyük çoğunluğu henüz kanser gelişmeden tiroid bezleri alınarak tiroid kanserinden korunabilmektedirler. Bu hastalık aile bireylerinden birinde yakalandığı zaman ailenin geri kalan bireylerinin tümü bu mutasyona yönelik test edilmelidir.
Aileniz de medüller tiroid kanseri öyküsü var ise genetik danışmanlık ve genetik testler ile ilgili en son gelişmelerden haberdar olan bir doktora danışmanız uygun olacaktır. Anormal gen taşıyan bir çocuğun tiroid bezinin kanser henüz gelişmeden çıkartılması ölümcül olabilecek bir kanserden korunması anlamına gelmektedir.
TİROİD KANSERİ ERKEN YAKALANABİLİR Mİ?
Tiroid kanseri vakalarının çoğu erken yakalanabilir. Aslında günümüzde eskiye oranla tiroid kanserleri çok daha erken yakalanmakta ve başarı ile tedavi edilebilmektedirler.
Erken yakalanan tiroid kanserlerinin çoğu boyunlarında bir şişlik olduğu için doktora başvurmaktadır. Eğer boynunuzda bir şişlik ya da kitle elinize geliyorsa bir an önce doktora başvurmalısınız.
Bunun dışında diğer kanserler rutin check up lar sırasında yakalanmaktadır. Amerikan kanser derneği, kanser araştırması için yapılan rutin check-up larda tiroidin de mutlaka el ile muayeneye dahil edilmesini önermektedir. Rutin check-up tetkikleri içerisine tiroid ultrasonografisi de mutlaka eklenmelidir. Bazı doktorlar kişilerin kendi boyun muayenelerini de 2 yıl da bir yapmalarını tavsiye etmektedirler.
Erken yakalanan tiroid kanserleri bazen karotis incelemesi gibi boyuna yapılan, diğer sonografik tetkikler sırasında tesadüfen göze çarpmaktadır.
Kan testleri ya da tiroid ultrasonu sıklıkla tiroid bezindeki değişiklikleri göstermektedir.
Ailesel medüller tiroid kanseri olan kişilerin MEN2 sendromu olsa da olmasa da yüksek risk altında olmasından dolayı bu kişilere genetik test yapılması önerilmektedir. Mümkün olan en erken yaşta genetik testler yapılmalı bunlar yapılamıyorsa belli aralıklarla kan testi ile medüller tiroid kanseri için kalsitonin değerlerine bakılmalıdır.
Tiroid ultrasonu tiroid kanseri için isteyen herkese yapılabilir ancak aile öyküsü olan kişilerin en az yılda bir tiorid bezi ultrasonografisi yaptırması faydalı olacaktır.
TİROİD KANSERİ TANISI
Tiroid kanseri tanısı bazı şikayetler nedeniyle doktor muayenesi sırasında ya da rutin fizik muayene veya başka testler sırasında koyulabilir. Tiroid kanseri olduğunuza dair şüphe varsa doktorunuz sizden bazı testler yapılmasını isteyecektir. Şikayetler ve bulgular tiroid kanseri olduğunuzu düşündürebilirse de tanıyı doğrulamak için bazı testlere ihtiyaç olacaktır.
Tiroid kanserinde meydana gelen bulgu ve şikayetler
Tiroid kanseri tanısı için bulgu ve şikayetlerin dikkatlice araştırılması en iyi yoldur. Aşağıdaki bulgu ve şikayetlerden herhangi birileri meydana gelebilir.
Bu şikayetlerden herhangi biri sizde varsa doktorunuzla bir an önce konuşmalısınız. Bu şikayetlerin çoğu kanser olmayan durumlarda ya da tiroid dışı boyun organlarını ilgilendiren kanserlerde de görülebilir. Tiroid nodülleri toplumda çok yaygındır ve genelde iyi huyludur(benign). Yine de bu bulgulardan herhangi birileri sizde var ise doktorunuzu görüp nedeninin tespit edilerek tedavinizin bir an önce başlaması yararlı olacaktır.
Fizik muayene ve tıbbi özgeçmiş
Tiroid kanseri olduğunuzu düşündürecek bulgu veya şikayetler var ise doktorunuz sizden tam bir tıbbi özgeçmiş almak isteyecektir. Olası risk faktörleri, şikayetler, diğer sağlık sorunlarınız ile ilgili sorular sorulacaktır. Ailenizde herhangi birinde tiroid kanseri, özellikle medüller tiroid kanseri ya da feokromositoma adı verilen tümör varsa bunu doktora söylemeniz oldukça önemlidir. Çünkü sizde bu hastaşlıklar için yüksek risk altında olabilirsiniz.
Doktorunun tiroid kanseri ya da diğer hastalıkların bulguları için sizi muayene edecektir. Muayene sırasında doktorunuz tiroid bezinizin kıvamını ve büyüklüğünü el ile dikkatle inceleyecektir. Ayrıca boyunuzda büyümüş olabilecek lenf nodlarını araştıracaktır.
Biyopsi
Tiroid kanseri tanısı biyopsi ile koyulur. Biyopsi işlemi sırasında şüpheli nodül veya bölgeden hücreler alınır ve mikroskop altında incelenir. Ama ilk yapılacak işlem biyopsi olmayacaktır. Biyopsiden önce doktorunuz sizden bazı kan testleri, tiroid ultrasonografisi ya da tiroid sintigrafisi isteyebilir.
Doktorunuz biyopsi gerektiğine karar verirse tiroid bezinde ki şişliğin ya da nodülün kanser olup olmadığını anlamanın en kolay yolu ince iğne aspirasyon biyopsisi adı verilen işlemdir. Bu biyopsi işlemi eğer mümkünse ultrasonografi rehberliğinde Radyoloji uzmanlarınca yapılmalıdır. Öncesinde özel bir hazırlık gerekmeden hastaneye yatmadan kolayca uygulanabilir.
Biyopsiden önce genelde gerek olmamakla birlikte cildinize lokal anestezi uygulanabilir. Spektromar İleri Görüntüleme Merkezinde biyopsi öncesinde iğnenin gireceği bölge lokal anestezik krem ile bir miktar uyuşturulmaktadır. Radyoloji uzmanı ultrason rehberliğinde ince bir iğneyi tiroid nodülünün içine yerleştirir. Bu işlemin ultrason rehberlşğinde iğnenin nodülün içine girdiğinden emin olarak yapılması gerekmektedir. Ardından iğneyi aspire eder(iğnenin içerisine bir miktar hücre gelmesi için haznesini geri çeker) ve iğnede birkaç damla sıvı toplanınca işlemi sonlandırır. Doktor bu işlemi eğer gerek varsa nodülün farklı yerlerinden tekrarlayabilir. Biyopside elde edilen hücreler ince camlara yerleşitirlir ve uygun şekilde patoloji uzmanına gönderilir. Patoloji uzmanı örnekleri mikroskop altında inceler ve kanser hücresi olup olmadığını araştırır.
Kanama hastalığı olan hastalar hariç diğer kişilerde iğnenin giriş yaptığı yerden kanama olması çok enderdir. Kanama ile igili sorun yaratabilecek, aspirin ve benzeri kan sulandırıcı ilaçlar alıyorsanız ya da bir kan hastalığı var ise bunu doktorunuza mutlaka bildirmelisiniz.
İnce iğne aspirasyon biyopsisi tiroid nodüllerinden başka boyunda şüpheli lenf nodlarına da yapılabilir.
Bazen biyopsilerin tekrar edilmesi gerekebilir çünkü yeterli hücre gelmemiş olabilir. Çoğu biyopsi sonucunda iyi huylu nodül tanısı konulmaktadır. Bazen tiroid nodülünde kanser olsa da biyopsi kanser olduğunu göstermeyebilir ancak bu genelde çok enderdir. 20 biyopsiden birinde kanser açıkça tanınabilir.
Bazen biyopsi sonucu ‘şüpheli’ ya da ‘önemi bilinmeyen’ olarak gelebilir. Bu, biyopsi ile nodülün iyi ya da kötü huylu olduğu söylenemiyor demektir. Eğer sonuç böyle gelirse doktorunuz alınan örneklerden BRAF ya da RET/PTC genlerinin çalışılmasını isteyebilir. Bu mutasyonlar alınan hücrelerde gösterilebilirse kanser olma ihtimali daha yüksek olacaktır. Ayrıca bu testler sayesinde en iyi tedavi yöntemi de seçilebilir.
İnce iğne aspirasyon biyopsisi(İİAB) sonrası sonuç net değilse, doktorunuz daha kapsamlı bir biyopsi ya da biyopsinin tekrarını isteyebilir. Özellikle nodülün kanser olduğunu düşünüyorsa bunu yapacaktır. Bu core biyopsi ya da açık cerrahi biyopsi olabilir. Cerrahi olarak nodül çıkartılabilir ya da nodülün bulunduğu lob alınarak lobektomi yapılabilir. Cerrahi biyopsi ve lobektomi genel anestezi altında ameliyathanede yapılır. Lobektomi aynı zamanda çoğu erken tiroid kanserinin de tedavisidir. Ancak bazı kanser vakalarında tamamlayıcı cerrahi denilen tiroid dokusunun geri kalan kısmının da alınması söz konusudur. Günümüzde tiroid cerrahisi sırasında frozen biyopsi denilen işlem uygulanmakta ve nodülün kanser olup olmadığı söylenebilmektedir. Böylece tamamlayıcı tiroid cerrahisine pek gerek kalmamaktadır.
Görüntüleme Yöntemleri
Görüntüleme işlemleri birkaç nedenle yapılabilir. Bunlar, kanser olabilecek şüpheli alanları tespit etmek, kanserin varsa ne kadar yayıldığını anlamak ya da tedavinin ne ölçüde işe yaradığını söyleyebilmek olabilir.
Tiroid kanseri tanısı almış ya da kanser olabileceğinden şüphelenilen kişiler bu görüntüleme yöntemlerinden bir kaçını yaptırmak zorunda kalabilirler.
Ultrasonografi
Ultrason ses dalgalarını kullanarak vücudun belli bölgelerinin görüntülerini oluşturur. Bu inceleme esnasında transduser ya da prob adı verilen küçük bir cihaz, tiroid bezinin bulunduğu bölgede cildinize temas ettirilir. Transduser ile cildiniz arasına ses dalgasının iletisini kolaylaştırmak için jel uygulanır. Transduserden gönderilen ses dalgalarının gene aynı cihaz aracılığıyla yansımaları kayıt edilir ve bilgisayar tarafından ekrana siyah beyaz görüntüler olarak yansıtılır. Bu inceleme esnasında radyasyona maruz kalmak söz konusu değildir.
Ultrason ile nodülün solid(katı) mi yoksa kistik mi(sıvı dolu) olduğu anlaşılır. Solid nodüllerin kanser olma ihtimali daha yüksektir. Ayrıca tiroid bezi içerisinde kaç tane nodül olduğu ve boyutları belirlenir. Nodülün ultrasonografide nasıl görüldüğü kanser olup olmadığı hakkında fikir verebilir ancak ultrasonografi ile kesin bir şey söylenemez.
El ile hissedilemeyecek kadar küçük nodüllere biyopsi yapmak gerekirse mutlaka ultrason rehberliğinde yapmak gerekir. Ultrasonografi ile biyopsi iğnesinin nodülün içine tam olarak girip girmediği çok net olarak anlaşılır. Nodül el ile hissedilebilecek kadar büyük olsa da biyopsi işleminin ultrasonografi eşliğinde yapılması her zaman daha uygundur.
Ultrason ile aynı zamanda komşu bölgelerde yer alan lenf nodları da incelenir ve şüpheli lenf nodu olup olmadığına bakılır. Tiroid hastalıkları ile uğraşan doktorlar hemen hemen her hastasından tiroid ultrasonografisi istemektedir.
Radyoaktif iyot taraması(Sintigrafi)
Radyoaktik iyot taraması(sintigrafi) boynunda bir kitle olan kişinin tiroid kanseri olup olmadığını anlamaya yarar. Ayrıca diferansiye tiroid kanseri(papiller, foliküler ya da Hurthle hücreli) tanısı almış kişilerde tedavi öncesi yayılım olup olmadığının anlaşılması için tedavi sonrasında da kontrol amaçlı uygulanmaktadır. Medüller tiroid kanseri iyot tutulumu yapmadığı için(absorbsiyon), bu kanser türünde sintigrafi kullanılmamaktadır.
Bu test yapılırken çok az bir miktar radyoaktif iyot(I131 adı verilir) genelde bir hap şeklinde ağızdan alınır ya da damara enjekte edilir. Bir süre sonra bu radyoaktif iyot tiroid bezi ya da vücudun herhangi bir yerindeki(örneğim metastazlarda) tiroid hücreleri tarafından tutulur. Özel bir kamera ile birkaç saat sonra bu radyoaktif iyot nerelerde toplanmış görüntülenir.
Tiroid bezinin taranması için kamera boynun ön kısmına yerleştirilir ve tiroid bezinde ki radyoaktivite miktarı ölçülür. Tiroid bezinde komşu tiroid dokusuna göre az miktarda radyoaktivite gösteren alanlar soğuk nodül adını alır. Daha fazla radyoaktivite içeren alanlar ise sıcak nodül adını alır. Sıcak nodüller genelde kanser değildir. Soğuk nodüller benign ya da malign olabilirler. Hem benign hem malign nodüller soğuk olabileceği için bu test ile nodülün kanser olup olmadığı söylenemez.
Tiroid kanseri nedeniyle ameliyat olduktan sonra tüm vücuda sintigrafi yapılarak olası metastazlar araştırılır. Bu tarama tüm tiroid dokusu çıkartıldığından vücudun herhangi bir yerinde tiroid hücresi tarafından tutulacağı için çok daha hassas olacaktır.
Sintigrafi, eğer hastanın tiroid stimülan hormon(TSH ya da tirotiropin) seviyesi yüksek ise daha başarılı olacaktır. Tiroid bezi çıkartılmış kişilerin serum TSH seviyeleri, inceleme öncesinde bir hafta süre ile almakta oldukları tiroid hormon hapları kesilerek arttırılabilir. Bu sayede kanda tiroid hormon seviyeleri düşer ve hipofiz bezi daha çok TSH salgılar. TSH da bütün tiroid hücrelerinin kandan iyot almalarını arttırır. Bu ilacı keserek oluşturulan hipotiroidi durmunun gerginlik, depresyon, kilo alma, çok uyuma, kabızlık, kas ağrıları ve konsantrasyon azalması gibi yan etkileri olacaktır. TSH seviyesinin arttırılmasının bir diğer yolu da Thyrogen adı verilen ve tirotropin içeren bir ilacın enjekte edilmesidir. Bu ilaç sayesinde tiroid hormon keslmesine gerek kalmadan TSH seviyesi yükseltilmiş ve yukarda sayılan yan etkiler yaşanmamış olur.
Vücutta bulunan iyot miktarı bu testi etkileyebileceği için hastalara test öncesinde iyot içeren ilaçlar ya da yiyecekler tüketmemeleri söylenir.
Radyoaktif iyot aynı zamanda diferansiye tiroid kanserinin tedavisi için de kullanılabilir. Bu konu ‘Radyoaktif iyot tedavisi’ başlıklı makalede anlatılacaktır.
Akciğer Röntgeni
Özellikle foliküler tiroid kanseri tanısı aldı iseniz, kanserin akciğerlerinize yayılıp yayılmadığını değerlendirmek için direk akciğer grafisi çekilecektir.
Bilgisayarlı Tomografi (BT)
BT X ışınları kullanarak vücudumuzun kesitlse ve detaylı görüntülenmesini sağlayan görüntüleme sistemidir. Ultrason öncelikle seçilen görüntüleme yöntemi olsa da BT ile tiroid kanserinin komşu organlara ne ölçüde yayıldığı ya da yayılmadığı, akciğerler gibi uzak bölgelere metastaz yapıp yapmadığı araştırılabilir.
BT cihazı büyük bir simide benzetilebilir. Ortasında bir açıklık ve bu açıklıktan ileri ya da geri hareket edebilen bir sedye bulunur. BT inceleme sıradan bir röntgen çekiminden biraz daha uzun sürebilir.
Sıradan bir röntgen filminde tek bir görüntü alınmaktadır. BT de ise cihaz vücudunuzun etrafında döndükçe ardı sıra birçok poz alınmakta ve bunlar bilgisayar aracılığıyla birleştirilerek o bölgenin kesitsel görüntüleri oluşturulmaktadır. BT standart röntgen tetkiklerine göre özellikle yumuşak dokuların çok daha detaylı görüntülerinin oluşturulmasını sağlamaktadır.
Test öncesinde kontrast madde içmeniz ya da damar yolu aracılığıyla kontrast madde almanız istenebilir. Bu ilaç sayesinde iç organların sınırları daha iyi görülmekte, bazı durumlarda tanı daha başarılı konabilmektedir. İlacın damar yolu ile verilmesi özellikle yüzde hızlı bir kızarma hissine(flushing) neden olabilmektedir. Bazı kişiler ilaca karşı allerji gösterebilirler. Ender olarak solunum sıkıntısı ya da tansiyon düşmesi gibi daha ciddi sorunlar meydana gelebilir. Herhangi bir alerjiniz varsa ya da daha önceden yapılan ilaçlı bir filmde allerji olduysa bunu mutlaka doktorunuza söylemelisiniz.
Bazı vakalarda BT, kanserin yayıldığından şüphelenilen durumlarda biyopsiye rehberlik için kullanılabilir. BT rehberliğinde yapılan biyopsilerde hasta gene BT masasında yatmakta ve doktor burada iken biyopsi iğnesini kitleye doğru yöneltmektedir. Doktor iğnenin doğru yerde olduğunu görene kadar BT çekimleri tekrarlanabilmektedir. Ktle içerisinden alınan parça daha sonra mikroskop altında incelenmektedir.
Diferansiye tiroid kanserinde BT incelemenin kullanılmasının bir sakıncası kontrast maddelerin iyot içermesi nedeniyledir. Bu ilaç daha sonra yapılmak istenecek radyoaktif iyot işlemlerinin kalitesini ve etkisini azaltabilmektedir. Bu nedenle birçok doktor BT yerine MR ile tarama yapmayı tercih etmektedir.
Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG)
MRG de BT gibi tiroid bezinde kanser var mı diye ya da yakın veya uzak organalara yayılım için kullanılabilir. Ama ultrason genelde ilk tercih edilen inceleme yöntemidir. Tiroid gibi yumuşak doku organları hakkında MRG detaylı bilgi verebilmektedir. MRG aynı zamanda beyinve omuriliği incelemek için de mükemmle bir görüntüleme yöntemidir.
MRG de radyo dalgaları ve kuvvetli manyetik alan kullanılır. Radyo dalgalarının enerjisi vücudun farklı dokularında ve farklı hastalıklarda değişik paternler sergileyerek soğurulur ve serbest bırakılır. Bilgisayar yardımıyla bu paternler işlem yapılan bölgenin oldukça detaylı görüntülerine dönüştürülür. Gadolinium adı verilen bir kontrast madde damar içi uygulanarak daha detayı görüntüler elde edilebilmektedir.
MRG ile görüntüleme BT ile görüntülemeden daha zuun süren hatta bazen 1 ssate varabilen bir yöntemdir. Dar bir alan içerisinde hareketsiz bir şekilde yatılması gerekmektedir. Kapalı yer ile ilgili korkuları olan kişilerde bu bir miktar sıkıntıya yol açabilmektedir. Daha yeni olan bazı makinelerde bu dar alan bir az daha genişlemiştir. Makinesizi rahatsız edebilecek yüksek sesler çıkartmaktadır. Bazı merkezlerde bu sesi yalıtmak için kulaklıklar sağlanabilmektedir.
Pozitron Emisyon Tomografi (PET)
PET için damar yolundan bir çeşit çeker olan FDG adı verilen bir madde enjekte edilmektedir. Kullanılan radyoaktivite oldukça düşüktür. Kanser hücrelerinin metabolizması hızlı büyümelerine bağlı olarak diğer hücrelerden daha hızlı olduğu için normal hücrelerden daha fazla şeker kullanırlar ve absorbe ederler. Yaklaşık 1 saat bekledikten sonra PET cihazında ki masada yaklaşık 1 saat uzanmanız ve özel bir kamera ile vücudunuzdaki radyoakitivitenin saptanması gerekmektedir.
Eğer tiroid kanseriniz radyoaktif iyot absorbe etmeyen bir kanser türüyse bu test kanserin yayılıp yayılmadığını anlamak için oldukça kullanışlıdır.
PET görüntüleri BT ya da MRG gibi detaylı değildir. Ancak PET ile tüm vücut kanser yayılımı açısından bir kerede taranabilmektedir. Bazı yeni makinelerde PET ve BT birlikte yer almaktadır. Bu doktorlara PET de anormal olarak izlenen bir alanın BT ile karşılaştırılarak yerinin anlaşılması şansını vermektedir.
Kan testleri
Kan testleri tek başlarına tiroid nodülünün kanser olup olmadığını söyleyemezler. Ama tiroid bezinin normal fonksiyon gösterip göstermediği hakkında oldukça iyi bilgi verirler ve doktorunuzun daha ileri testler yapılıp yapılmamasına karar vermesini sağlar.
Tiroid Stimülan Hormon (TSH)
Tiroid stimülan hormonun (TSH ya da tirotiropin)kan seviyelerinin ölçümü ile tiroid bezinin genel fonksiyonu hakkında fikir edinilir.Hipofiz bezi tarafından iretilen TSH ın seviyeleri, tiroid bezi yeterli miktarda hormon üretemiyorsa yüksek olacaktır. Bu hangi görüntüleme yönteminin (ultrason ya da sintigrafi) kullanışlı olacağı hakkında doktorlara yol gösterir. Tiroid kanserinde TSH seviyesi genelde normaldir.
T3 ve T4 (Tiroid hormonları)
Tiroid bezi tarafından üretilen ana homonlardır. Bu hormonların seviyeleri tiroid bezinin fonksiyonu hakkında daha detaylı bilgi almak için ölçülebilir. Tiroid kanserinde bu hormonlar genelde normaldir.
Tiroglobulin
Tiroid bezi tarafından üretilen bir proteindir. Tiroglobulin seviyelerinin ölçümü ile tiroid kanseri tanısı konulmaz. Ancak bu proteinin seviyeleri tedavi sonrasında çok faydalı bilgiler sağlamaktadır. Tiroid kanseri tedavisinde en sık kullanılan yol tiroid bezinin tümüyle çıkartılması ve kalan tiroid hücreleri için de radyoaktif iyot kullanılması şeklindedir. Bu tedavi sonrasında birkaç ahafta içerisinde tiroglobulin seviyeleri çok düşük seviyelere iner. Eğer beklenilen kadar düşük seviyelere inmezse bu hala bir yerlerde tiroid kanseri hücreleri olduğu anlamına gelebilir. Düşük seviyelerde iken seviyesi artar ise kanserin geri geldiği anlamı çıkartılır.
Kalsitonin
Kalsitonin vücudumuzda kalsiyumun kullanılmasına yardım eden bir hormondur. Tiroid bezi içerisinde yer alan C hücrelerinde üretilir. C hücrelerinden gelişen kansere medüller tiroid kanseri denir(MTC). Ailenizde MTC öyküsü ya da sizde MTC olabileceği kuşkusu varsa kanda kalsitonin seviyeleri MTC tanısı için yardımcı olabilir. Bu test MTC tedavisi sonrasında takip amaçlı da kullanılır. Kan kalsiyum seviyeleri kalsitononden etkileneceği için bu test de yapılabilmektedir.
Karsinoembriyojenik antijen (CEA)
MTC li hastalarda CEA seviyeleri sıklıkla yüksek çıkmaktadır. CEA testi kanser araştırmasında faydalı olabilir.
Diğer kan testleri
Başka kan tstleri de yaptırmanız gerekebilir. Örneğin; ameliyat randevusu öncesinde kan hücrelerinin sayımı, kanama hastalıklarının kontrolü, karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri yapılacaktır.
Diğer testler
Ses tellerinin muayenesi(Laringoskopi)
Tiroid tümörleri bazen ses tellerini etkileyebilmektedir. Tiroid kanserinin tedavisi için ameliyat olacaksanız, ameliyat öncesinde ses tellerinin fonksiyonunun normal olup olmadığını değerlendirmek için laringoskopi adı verilen işlem yapılabilir. Bu muayenede doktor, boğazınızın iç kısmına özel aynalar ya da ince bir ışıklı tüp aracılığıyla bakacaktır.
TİROİD KANSERİ EVRELEMESİ
Evreleme, kanserin yayılıp yayılmadığını, yayıldıysa ne kadar uzağa yayıldığını tanımlamak için kullanılan bir süreçtir. Kanserin evresi, tedavi seçenekleri arasından seçim yaparken ve tam tedavi şansınızı değerlendirirken kullanılan en önemli faktördür.
Evreleme, fizik muayene bulguları, biyopsi, görüntüleme yöntemleri(Ultrason, Sintigrafi, BT, MRG, akciğer röntgeni ve/veya PET) bulgularına dayanılarak yapılır. Bu bulgular ‘Tiroid Kanseri Tanısı’ isimli bölümde detaylı şekilde anlatılmıştır.
TNM Evreleme Sistemi
Evreleme sistemi kanserin ne kadar büyük ve ne kadar yaygın olduğunu özetlemenin standart bir yoludur.Tiroid kanserinin evrelenmesinde en sık olarak kullanılan sistemAmerican Joint Committee on Cancer (AJCC)’ in TNM sistemidir. TNM sistemi 3 temelden oluşur.
T, N ya da M den sonra yazılan numara ya da harfler, her bir faktör için daha fazla detay belirtmektedir. Sayılar 0 dan 4 e kadar olup arttıkça faktörün daha ciddi olduğuna işaret eder. X harfi ise o kategorinin yeterli bilgi olmadığı için değerlendirilemediğine işaret eder.
Tiroid kanserinde T kategorisi(Anaplastik kanser bunun dışındadır)
TX: Primer tümör değerlendirilememiştir.
T0: Primer tümör bulunamamıştır.
T1: Tümör 2 cm ya da daha küçüktür. Tiroid dokusunun dışına uzanmamıştır.
T1a: Tümör 1 cm ya da daha küçük olup tiroid dokusu dışına çıkmamıştır.
T1b: Tümör 1cm ile 2 cm arasındadır ve tiroid dokusu dışına çıkmamıştır.
T2: Tümör 2-4 cm arasındadır. Tiroid dokusu dışına çıkmamıştır.
T3: Tümör 4cm den büyüktür. Tiroid dışı dokulara yeni yeni büyümeye başlamıştır.
T4a: Tümör herhangi bir boyutta olabilir ancak komşu organlara(larinks-ses telleri, yemek borusu-özefagus, nefes borusu-trakea, larinks sinirleri) yayılmıştır. Bu kategori aynı zamanda orta derecede ilerlemiş hastalık olarak da adlandırılır.
T4b: Tümör herhangi bir boyutta olabilir. Arkaya boyun omurgalarına doğru ya da komşu damarlara yayılmıştır.
Anaplastik tiroid kanseri için T kategorileri
Tüm anaplastik tiroid kanserleri tanı aldıklarında T4 kabul edilir.
T4a: Tümör hala tiroid dokusu içerisindedir.
T4b: Tümör tiroid dışına yayılmıştır.
Tiroid kanseri için N kategorisi
NX: Komşu lenf bezleri değerlendirilememiştir.
N0: Komşu lenf bezlerinde yayılım yoktur.
N1: Komşu lenf bezlerine yayılım var.
N1a: Kanser tiroid çevresindeki bölgesel lenf nodlarına(pretrakeal, paratrakeal, prelaringeal) yayılmıştır.
N1b: Kanser diğer boyun lenf nodlarına yayılmıştır(Servikal, retrofaringeal, süperior mediastinal)
Tiroid kanseri için M kategorisi
M0: Uzak metastaz yok.
M1: kanser uzak organlara yayılmıştır. Örneğin uzak lenf nodlarına, iç organlara, kemiklere.
Evrelerin gruplandırılması
T, N ve M için tanımlamalar yapıldıktan sonra romen rakamlarıyla I-IV arası evre belirlenir. Bazen evreler harflerle alt gruplara ayrılabilir. Diğer kanserlerin aksine, tiroid kanserinde evreler kanserin tipi ve hasta yaşı da göz önünde bulundurularak evrelendirilir.
Diferansiye tiroid kanserleri (papiller tiroid kanseri ya da Foliküler tiroid kanseri)
45 yaştan genç, diferansiye tiroid kanserleri(papiller ya da foliküler)
Genç hastaların diferansiye (papiller ya da foliküler) kanserden ölme olasılığı düşüktür. Bu kanserlerin evrelendirilmesi bu göz önünde bulundurularak yapılır. 45 yaşın altında diferansiye tiroid kanserli hastalar Evre I kabul edilir. Uzak metastaz varsa Evre II olurlar.
Evre I (herhangi T ya da Herhangi N, M0, Tx, Nx, M0): Tümör herhangi bir boyutta (T nin kaç olduğu önemli değil), lenf nodu yayılımından bağımsız(herhangi N), uzak metastaz yapmamıştır.
Evre II (Tx, Nx, M1): Tümör herhangi bir boyutta (T nin kaç olduğu önemli değil), lenf nodu yayılımından bağımsız(herhangi N), uzak metastaz vardır.
45 yaştan büyük, diferansiye tiroid kanserleri(papiller ya da foliküler)
Evre I (T1, N0, M0): Tümör 2 cm den küçük ve tiroide sınırlıdır. Lenf nodlarına ya da uzak organlara yayılım(metastaz) yoktur.
Evre II (T2, N0, M0): Tümör 2-4 cm arasında ve tiroide sınırlıdır. Lenf nodlarına ya da uzak organlara yayılım(metastaz) yoktur.
Evre III: Aşağıdakilerden herhangi biri olabilir.
T3, N0, M0: Tümör 4 cm den büyük ve tiroidin dışına taşmaktadır. Lenf nodlarına ya da uzak organlara yayılım(metastaz) yoktur.
T1-T3, N1a, M0: Tümör boyutu önemsiz, hafifçe tiroid dışına taşma olabilir(T1,T2,T3). Tiroide komşu lenf nodlarına yayılım mevcut(N1a). Uzak metastaz ya da diğer lenf nodlarına yayılım yok.
Evre IVA: Aşağıdakilerden herhangi biri olabilir.
T4a, Nx, M0: Tümör bıyutundan bağımsız olarak komşu boyun dokularına yayılmıştır(T4a). Lenf nodu metastazı olabilir de olmayabilir de (Nx). Uzak metastaz yok(M0).
T1-T3, N1b, M0: Tümör boyutu önemsiz, hafifçe tiroid dışına taşma olabilir(T1,T2,T3). Servikal lenf nodlarına ya da süperior mediastinal lenf nodlarına ya da retrofaringeal lenf nodlarına yayılım mevcut(N1b). Uzak metastaz yok(M0).
Evre IVB (T4b, Nx, M0): Tümör boyutundan bağımsız olarak arkaya omurgaya doğru ya da komşu damarlara yayılmıştır(T4b). Lenf nodlarına yayılımdan bağımsızdır ve uzak metastaz yoktur(Nx,M0).
Evre IVC (Tx, Nx, M1): Tümör boyutu ve yayılımı ile lenf nodu yayılından bağımsız, uzak metastaz varlığı(Tx, Nx, M1).
Medüller Tiroid Kanseri
Medüller tiroid kanserinde yaş evrelemede bir faktör değildir.
Evre I (T1, N0, M0): Tümör 2 cm den küçük ve tiroide sınırlıdır. Lenf nodlarına ya da uzak organlara yayılım(metastaz) yoktur.
Evre II: Aşağıdakilerden herhangi biri olabilir.
T2, N0, M0: Tümör 2-4 cm boyutlu ve tiroide sınırlıdır. Lenf nodlarına ya da uzak organlara yayılım(metastaz) yoktur.
T3, N0, M0: Tümör 4 cm den büyük ve tiroid dışına hafifçe taşmıştır. Lenf nodlarına ya da uzak organlara yayılım(metastaz) yoktur.
Evre III: T1-3, N1a, M0. Tümör herhangi bir boyuttadır ve tiroid dokusu dışına hafifçe yayılmış olabilir. Komşu lenf nodlarına yayılım mevcut olup uzak organlara yayılım bulunmamaktadır.
Evre IVA: Aşağıdakilerden herhangi biri olabilir.
T4a, Nx, M0: Tümör herhangi bir boyutta ve tiroid dokusu dışına yayılmıştır. Lenf nodlarına yayılım olabilir. Uzak organ metastazı bulunmamaktadır.
T1-3, N1b, M0: Tümör herhangi bir boyuttadır ve tiroid dokusu dışına hafifçe yayılmış olabilir. Servikal lenf nodlarına ya da süperior mediastinal lenf nodlarına ya da retrofaringeal lenf nodlarına yayılım mevcut(N1b). Uzak organ metastazı bulunmamaktadır.
Evre IVB: T4b, Nx, M0. Tümör herhangi bir boyutta ve arkaya omurgaya doğru ya da komşu damarlara yayılmıştır. Lenf nodlarına yayılım olabilir. Uzak organ metastazı bulunmamaktadır.
Evre IVC: T4b, Nx, M1. Tümör herhangi bir boyutta ve arkaya omurgaya doğru ya da komşu damarlara yayılmıştır. Lenf nodlarına yayılım olabilir. Uzak organ metastazı bulunmaktadır.
Anaplastik (Undiferansiye) Tiroid Kanseri.
Bütün anaplastik tiroid kanserleri kötü prognozlarından dolayı evre IV kabul edilirler.
Evre IVa: T4a, Nx, Mo. Tümör herhangi bir boyutta ve tiroid dokusu dışına yayılmamıştır. Lenf nodlarına yayılım olabilir. Uzak organ metastazı bulunmamaktadır.
Evre IVb: T4b, Nx, M0. Tümör herhangi bir boyutta ve tiroid dışına yayılmıştır. Lenf nodlarına yayılım olabilir. Uzak organ metastazı bulunmamaktadır.
Evre IVc: Tx, Nx, M1. Tümör boyutundan, çevreye ve lenf nodlarına yayılımdan bağımsız uzak metastaz varlığı.
Rekürren Kanser(Kanserin tekrarlaması).
Rekürren kanser TNM sisteminde gerçek bir evreye karşılık gelmemektedir. Tedavi sonrası kanserin tekrarlamsına rekürrens ya da rölaps denilir. Tiroid kanseri tekrarladığında sıklıkla boyunda gelişir ancak sadece lenf nodlarında ya da uzak organlarda metastaz olarak da tekrar edebilir. Doktorlar yeniden bir evreleme yapacaklardır. Ancak bu evreleme alışılagelen orijinal evreleme gibi usulüne uygun değildir. Rekürren kanserin olması orijinal evreyi değiştirmez.
Kanserin evresinin tedavinizi ve beklenen yaşamızın ne ölçüde etkileyeceği hakkında doktorunuzdan bilgi almalısınız.
Evre ve Tipine Göre Tiroid Kanserlerinde Beklenen Yaşam Süresi
Beklenen yaşam süresi doktorlar tarafından o hastalığın gidişatı hakkında tartışmak için kullanılan standart bir yoldur. Bazı hastalar kendileriyle benzer durumdaki hastaların ne kadar süre yaşadıklarını bilmek isteyebilirler. Bazı hastalar da bilmek istemeyebilirler ve hatta bazı hastalar bu rakamları hiç yardım edici bulmayabilirler. Tiroid kanseriyle ne kadar süre yaşanabileceği hakkında istatistiki bilgilerle ilgilenmiyorsanız bu başlığı atlayabilirsiniz.
5 yıl yaşam beklentisi oranı, kanser tanısı aldıktan sonra en az 5 yıl yaşayan hastaların oranını temsil etmektedir. Tabii ki hastaların çoğu 5 yıldan çok daha uzun yaşamakta ve hatta çoğu tamamen tedavi olmaktadır.
Rölatif 5 yıllık yaşam beklentisi, kanser dışı nedenlerle kaybedilen hastaların hesaplamaya dahil edilebildiği bir orandır. Bu hesaplama hastalığın prognozu hakkında daha kesin bir sonuç sağlamaktadır.
Rölatif 5 yıllık yaşam beklentisinin hesaplanmasında doktorlar en az 5 yıl önce kanser tedavisi görmüş hastaları değerlendirmektedirler. Günümüzde tedavi edilen olguların beklenen prognozları, tedavilerdeki gelişmelerden dolayı daha da iyidir.
Yaşam beklentisi, önceden tanı almış geniş hasta gruplarında yapılan çalışmalarla hesaplanmaktadır. Ancak bu oranlarla herhangi bir kişinin prognozu hakkında net bilgiler söylemek olası değildir. Prognozda kanserin tipi ve evresi çok önemlidir. Ancak hastanın yaşı, genel sağlık durumu, kanserin tedaviye nasıl cevap vereceği gibi birçok faktör prognoz üzerine etkilidir. Bu faktörler gözününe alınsa bile yaşam beklentisi oranları en iyi tahminler olarak görülmektedir. Doktorunuz aşağıda yer alan rakamların size ya da sizinle benzer durumdaki birine nasıl uygulanacağını size açıklayacaktır.
Aşağıda yer alan istatistiki bilgiler AJCC den alınmıştır. Kişinin ilk tanı aldığındaki evresi temel alınmaktadır.
Papiller Tiroid Kanseri
(1998-1999 arasında tanı almış hasta grubu istatistikleri)
Evre 5 yıl yaşam beklentisi
I yaklaşık %100
II yaklaşık %100
III %93
IV %51
Foliküler Tiroid Kanseri
(1998-1999 arasında tanı almış hasta grubu istatistikleri)
Evre 5 yıl yaşam beklentisi
I yaklaşık %100
II yaklaşık %100
III %71
IV %51
Medüller Tiroid Kanseri
(1985-1991 arasında tanı almış hasta grubu istatistikleri)
Evre 5 yıl yaşam beklentisi
I yaklaşık %100
II %98
III %81
IV %28
Anaplastik Tiroid Kanseri
(1985-1991 arasında tanı almış hasta grubu istatistikleri)
Anaplastik kanserler tanı aldığında evre IV kabul edildiğinden 5 yıllık yaşam beklentisi %7 olarak kabul edilmektedir.
Tiroid Kanseri Nasıl Tedavi Edilir?
Tiroid kanserinin tedavisi ile ilgili bilgiler Amerikan Kanser Derneğinin bilgi bankasında çalışmakta olan profesyonellerin görüşleridir. Bu görüşler, bilimsel dergilerde yayınlanmış olan makalelerin değerlendirilmesi ve profesyonellerin deneyimleri temel alınarak oluşturulmuştur.
Bu yazıda yer alan tedavi bilgileri Amerikan Kanser Derneğinin ya da site sahibinin resmi önerisi değildir ve kişiye özel olabilecek kanser tedavisinde konunun uzmanlarının önereceği tedavilere alternatif seçenek ya da tavsiye olarak alınmamalıdır. Bu bilgilerin yazılmasının amacı size, ailenize ve doktorunuza vereceğiniz kararlar konusunda yardım etmek ve sizleri bilgilendirmektir.
Doktorunuz burada bahsedilecek genel tedavi yaklaşımlarından farklı öneriler sunabilir. Doktorunuza tedavi seçenekleriniz hakkında soru sormaktan çekinmeyiniz.
Tedavi Kararının Verilmesi
Tiroid kanserinin tipine ve evresine göre birden çok tedavi tipine ihtiyaç duyabilirsiniz. Tiroid kanseri tedavisi bir ekip işidir ve bu ekipte;
Cerrah; ameliyatla tedavi uygulayan doktor
Endokrinolog; hormon salgılayan bezlerin hastalıklarını tedavi eden doktor
Radyasyon onkoloğu; kanser tedavisinde radyasyon kullanan doktor
Medikal onkolog; kanser tedavisinde kemoterapi ve diğer ilaçları kullanan doktor bulunabilir.
Tiroid kanseri tanısı ve evrelemesinden sonra doktorunuz/tıbbi heyetiniz sizinle tedavi seçenekleri hakkında konuşacaklardır. Tedavi seçeneklerini, her biri için yeterli süre ayırarak değerlendirmek çok önemlidir. Tedavi planı seçilirken tiroid kanserinin tipi ve evresi ile genel sağlık durumunuz en önemli faktörlerdir.
Tiroid kanseri tedavisi seçenekleri;
En uygun tedavi seçeneği yukarda ki seçeneklerden 2 ya da daha fazlasını içerecektir.
Tiroid kanserlerinin çoğu, özelikle uzak organ yayılımı (metastaz) yapmadılarsa kesin olarak tedavi edilebilmektedir. Kanser tümüyle tedavi edilemiyorsa, yapılacak tedavi işlemlerinin amacı kanseri mümkün olduğunca çok çıkartmak ve azaltmak, büyümesini, yayılmasını ve geri dönmesini mümkün olduğunca geciktirmektir. Bazen tedavinin tek amacı kişinin ağrı ya da soluk alıp verme, yutma güçlüklerini azaltmaktır. Buna palyatif tedavi denilir.
Eğer zaman ile ilgili sorun yoksa ve size sunulan tedavi planı hakkında endişeleriniz varsa ikinci bir görüş almak iyi bir fikirdir. Aslında doktorların çoğu bu konuda hastaları cesaretlendirmektedir. İkinci bir görüş almak konu hakkında daha çok bilgilenmenize ve seçeceğiniz tedavi seçeneği hakkında kendinizi daha güvende hissetmenize yardımcı olacaktır.
Tiroid kanseri tedavisi çocuk sahibi olma yeteneğinizi etkileyebilir. Bu sizin için önemli bir konu ise tedavi öncesi doktorunuzla bu konu hakkında konuşmalısınız.
Aşağıda yer alan başlıklarda tiroid kanseri tedavi seçenekleri ardından da tiroid kanseri tipi ve evresine göre en sık kullanılan tedavi yaklaşımları tanımlanmaktadır.
Tiroid Kanseri Cerrahisi
Bazı anaplastik kanserler hariç hemen hemen bütün tiroid kanserlerinde cerrahi ana tedavi yöntemidir. Eğer tiroid kanseri İİAB, TİAB ile tanındıysa tüm tiroid bezinin çıkartılması genelde uygulanan yöntemdir.
Lobektomi
Bu operasyon diferansiye tiroid kanserlerinde(Papiller veya foliküler) eğer kanser küçükse ve tiroid bezi dışına yayılımlehine bulgu yoksa kullanılabilmektedir. Bazen TİAB, İİAB belirsiz sonuç verdiyse tiroid kanseri tanısı için de kullanılabilmektedir (Tiroid kanseri tanısı başlıklı yazıya bakınız).
Cerrah öncelikle boynunuzun ön yüzünde yatay şekilde 5-6 cm lik bir kesiyle başlayarak tiroid bezini ortaya çıkartmaktadır. Kanserli tiroid lobu, isthmus denilen ve her iki lobu birbirine bağlayan köprü benzeri dokuyla beraber çıkartılmaktadır.
Bu cerrahi tipinin avantajı, eğer yapılması uygunsa, geride tiroid dokusu bıraktığı için tedavi sonrasında tiroid hormonu alınmasına gerek kalmamasıdır. Ancak geride tiroid dokusu bıraklıması, tiroid kanserinin tekrarlayıp tekrarlamadığını anlamak için yapılan testlerin sonuçlarının güvenilir olmasını engellemektedir. Bu testlere örnek sintigrafik incelemeler ve tiroglobulin kan testidir.
Tiroidektomi
Tiroid bezinin çıkartılması ameliyatına tiroidektomi denir. Lobektomi gibi küçük bir cilt kesisi ile başlar.
Tiroid kanseri ameliyatında en sık kullanılan cerrahi yöntemdir. Tüm tiroid bezi çıkartılırsa adı total tiroidektomi olur. Bazen cerrah tüm tiroid bezini çıkartamayabilir. Ameliyatta tiroid bezinin hemen hemen hepsi çıkartılırsa işleme totale yakın tiroidektomi, bezin bir kısmı çıkartılırsa subtotal tiroidektomi adı verilir.
Tiroidektomi ve ardından büyük olasıklıkla yapılacak olan radyoaktif iyot tedavisi sonrası her gün tiroid hormonu içeren ilaç almanız gerekecektir. Bu tip cerrahinin lobektomiye olan üstünlüğü, radyoaktif iyot tedavisi sonrası kanserin durumun takip eden doktora bazı testleri kullanma şansı vermesidir.
Lenf bezlerinin çıkartılması
Eğer kanser tiroid bezine yakın lenf nodlarına yayılmış ise aynı ameliyat esnasında bu lenf bezleri de çıkartılır. Bu işlem özellikle medüller tiroid kanseri ve cerrahi tedavi seçeneğinin kullanılacağı anaplastik kanser olgularında çok önemlidir.
Papiller ve foliküler tiroid kanserlerinde, kanserli hücre taşıması muhtemel 1-2 adet lenf nodu beklentisi olduğundan büyümüş lenf nodları belki çıkartılabilir. Geride kalmış olabilecek az miktarda kanser hücresi de radyoaktif iyot tedavisiyle yok edilir. Daha sık olarak tiroid bezi yakın komşuluğunda bulunan kenf nodları çıkartılmaktadır. Bu işleme ‘santral boyun diseksiyonu’ adı verilmektedir. Boyun yanında yer alan lenf bezlerinin de çıkartılmasına ise ‘modifiye radikal boyun diseksiyonu’ adı verilmektedir.
Cerrahi tedavinin riskleri ve yan etkileri
Operasyon konusunda deneyimli bir tiroid cerrahı tarafından yapılırsa olası yan etkilerin meydana gelme ihtimali oldukça düşüktür. Tiroid ameliyatı olan hastalar ameliyattan bir gün sonra hastaneden ayrılabilirler. Tiroid ameliyatının olası komplikasyonları(beklenmeyen, istenmeyen yan etkiler);
Ameliyat sonrası boynunuzda ince ve yatay bir yara izi oluşacaktır. Zaman geçtikçe bu yara izi daha zor fark edilir hale gelecektir.
Tiroid bezinin tümü ya da çoğunluğu alınırsa günlük tiroid hormonu ihtiyacınızın karşılanabilmesi için ağız yoluyla hap kullanmanız gerekecektir. Totale yakın ya da total tiroidektomi operasyonu geçiren tüm olgular bu ilaç tedavisini kullanmak zorunda kalacaktır.
Tiroid kanserinde radyoaktif iyot tedavisi
Tiroid bezi vücudumuzda bulunan iyot moleküllerinin hemen hemen tümünü absorbe eder yani çeker ve içine alır. Radyoaktif iyot (RAI)-I-131 olarak da bilinir-vücudumuza damardan ya da kapsül içerisinde ağızdan verildiği zaman tiroid hücreleri içerisinde yoğunlaşır. I-131 in etrafına yaydığı radyasyon içinde bulunduğu tüm tiroid hücrelerini, kanserli hücreler de dahil olmak üzere öldürür. Bu radyasyon vücudun diğer kesimlerine çok çok az etki yapmaktadır. Tedavi amaçlı kullanılan I-131 in yol açtığı radyasyon miktarı tanı amaçlı kullanılan I-123 ün yol açtığı radyasyondan çok daha güçlüdür.
Bu tedavi yöntemi cerrahi ile çıkartılamamış tiroid dokularının ablasyonu(ortadan kaldırılması) amacıyla kullanılabildiği gibi lenf nodlarına ya da uzak yerlere yayılmış bazı tip tiroid kanserlerinde de kullanılmaktadır.
Radyoaktif iyot tedavisi boyundaki lenf nodlarına ya da diğer bölgelere yayılmış olan papiller ve foliküler tiroid kanserlerinde(diferansiye tiroid kanserleri) sağ kalım süresini belirgin olarak arttırdığı için bu tip vakalarda standart bir uygulamadır. Ancak yayılım göstermemiş küçük diferansiye tiroid kanserlerinde, ameliyat ile kanserli dokunun tümü çıkartılabildiği için bu tip bir tedavinin net faydalı olduğu kanıtlanabilmiş değildir. Tedavinizi düzenleyen doktorla radyoaktif iyot tedavisinin faydaları ve zararları üstüne konuşmalısınız. Radyoaktif iyot tedavisi anaplastik ve medüller tiroid kanserlerinde kullanılmaz çünkü bu tip kanserlerde kanser hücreleri iyot tutmazlar.
Radyoaktif iyot tedavisinden en üst düzeyde fayda görebilmek için klan TSH seviyelerinin olabildiğince yüksek olması gerekir. Tiroid stimulan hormon ya da tirotropin denilen bu madde tiroid hücrelerini iyot tutmaları için uyarmaktadır. Tiroid bezi tümüyle çıkartıldıysa TSH seviyelerini yükseltmenin yolu günlük tiroid hormon haplarının birkaç hafta süreyle alınmaması olabilir. Bu sayede tiroid hormon seviyeleri oldukça düşerek hipotiroidizm denilen durum oluşmakta ve sonuç olarak da hipofiz bezinden TSH adı verilen hormon salgılanmaktadır. Bu bilerek yapılan hipotiroidi durumu geçicidir. Ancak yorgunluk, depresyon, kilo alma, kas ağrıları ve konsantrasyon azalması gibi şikayetlere yol açabilir. TSH seviyesinin yükseltilmesinin bir diğer yolu Thyrogen adı verilen tirotropin hormonu preparatının enjeksiyon yoluyla verilmesidir. Böylece tiroid hormon seviyelerinin uzun süre gereksiz yere düşük seviyelere çekilmesine gerek kalmaz.
Yan etkiler ve riskler
Radyoaktif iyot tedavisi sonrasında vücudunuzdan belirli bir süre radyasyon yayılacaktır. Aldığınız I 131 miktarına ve nerede yapıldığına bağlı olarak, hastanede özel, izole bir odada yatacağınız süre değişmektedir. Bazı kişilerin hastaneye yatması gerekmeyebilir. Tedavi sonrası eve gitmenize izin verildikten sonra etrafınızdakileri olası radyasyondan korumak için yapmanız gerekenler size anlatılacaktır. Bu öneriler merkezler arasında farklılık gösterebilir. Nelere ne kadar süreyle dikkat etmeniz gerektiğini çok iyi anlamalısınız.
Radyoaktif iyot tedavisinin kısa süreli yan etkileri;
Boyunda gerginlik ve şişme
Mide bulantısı ve kusma
Tükrik bezlerinde gerginlik ve şişme
Ağız kuruluğu
Damak tadında değişiklikler
Sakız çiğnemek ya da sert bir şeker emmek tükrük bezi sorunlarına yardımcı olabilir.
Radyoaktif iyot tedavisi bazı kişilerde göz yaşı oluşumunu azaltarak gözlerde kurumaya neden olabilir. Kontakt lens kullanıyorsanız doktorunuzdan ne kadar süreyle lens kullanmamanız gerektiğini öğreniniz.
Birçok kez radyoaktif iyot tredavisi olmuş erkeklerde toplamda yüksek miktarda doz alındığı için sperm sayısında düşme ve ender olarak kısırlık gelişebilmektedir. Radyoaktif iyot kadınların yumurtalıklarını da etkileyebilmekte ve bazı kadınlarda bir yıla kadar süren adet düzensizliklerine neden olabilmektedir. Birçok doktor radyoaktif iyot tedavisinden sonraki 6 ay -1 yıl sürede gebe kalınmamasını önermektedir. Geçmişte radyoaktif iyot tedavisi almış kişilerin doğan çocuklarında bir yan etki görülmemiştir.
Radyoaktif iyot tedavisi almış kadın ve erkeklerde lösemi riskinde çok hafif bir artış söz konusudur. Doktorlar bu rsik artışının miktarı konusunda hem fikir değillerdir ancak yapılan geniş kapsamlı çalışmalarda bu yan etkinin oldukça ender olduğu görülmüştür. Hatta bazı çalışmalar risk artışı olmadığını göstermiştir.
Radyoaktif iyot tedavisinin olası riskleri ve faydaları hakkında doktorlarınızla mutlaka konuşmalısınız.
Tiroid Hormon Tedavisi
Günlük tiroid hormonu haplarının alınması iki amaca hizmet etmektedir.
Vücudun normal metabolizmasının sürdürülmesine yardım etmek(ameliyata bağlı tiroid hormon yokluğunu engelleyerek)
Geride kalmış olabilecek kanser hücrelerinin büyümesini durdurmaya yardım etmek.
Tiroidektomi sonrası vücut ihtiyacı olan tiroid hormonunu artık üretemez. Bu endenle hastalar tiroid hormon haplarını(levotiroksin) günlük olarak alarak artık yapılamayan doğal tiroid hormonu açığını kapatmalıdır.
Tiroid hormonunu günlük olarak almak bazı tiroid kanserlerinin tekrarının önlenmesine yardımcı olur. Normal tiroid bezi fonksiyonları hipofiz bezi tarafından düzenlenmektedir. Hipofiz bezinde TSH adı verilen bir hormon üretilir ve bu hormon tiroid bezini uyararak hormon yapımını sağlar. TSH aynı zamanda tiroid bezi hücrelerinin ve olasılıkla tiroid kanser hücrelerinin de büyümesini teşvik eder. Sonuç olarak kandaki TSH seviyeleri yine kandaki tiroid hormonu seviyesi ile ilişkilidir. Tiroid hormon seviyeleri düşük ise hipofiz bezinde daha çok TSH yapılmaktadır. Kanda tiroid hormon seviyeleri yüksek ise TSH ihtiyacı azalır ve hipofiz bezinde çok az TSH üretilir.
Doktorlar ihtiyaçtan biraz fazla tiroid hormonu vermenin TSH seviyelerinin çok düşük seviyelere düşmesine yol açtığını öğrenmişlerdir. Bu da geride kalmış olabilecek herhangi tiroid kanseri hücrelerinin büyümesini yavaşlatmakta ve özellikle yüksek riskli kanserlerin geri dönme ihtimalini düşürmektedir.
Olası Yan Etkiler
Normal seviyelerin üzerinde tiroid hormonu almanın az da olsa kısa vadeli yan etkileri var gibi görünmekle birlikte bazı doktorlar uzun süreli yüksek doz tiroid hormonu almak konusundaki endişelerini ifade etmektedirler. Yüksek doz tiroid hormonu almak hızlı ve düzensiz kalp atışına neden olabilmektedir. Uzun vadede yüksek doz tiroid hormonu kemik erimesine(osteoporosis) neden olabilir. Bu nedenlerle yüksek doz tiroid hormonu tedavisi diferansiye tiroid kanseri olup da kanserin geri gelme ihtimali yükske olan hasta pupulasyonuna ayrılmalıdır.
Tiroid Kanserinde Radyoterapi
Radyoterapide yüksek enerjili ışınlar (partiküller) kullanılarak kanser hücrelerinin ölmesi ya da büyümelerinin yavaşlatılması sağlanmaktadır. Bir cihaz yardımı ile dikkatle odaklanmış radyasyon ışını elde edilmektedir. Genel olarak bu tip radyasyon tedavisi iyot tutulumu olan yani iyi diferansiye tiroid kanserlerinde kullanılmamaktadır çünkü bu tip kanserler radyoaktif iyot tedavisi ile daha iyi tedavi edilmektedir. Sıklıkla medüller tiroid kanseri ve anaplastik kanserin tedavisinde yardımcı olarak kullanılmaktadır.
İyot tutmayan kanser tiroid dışına yayılım yaptıysa radyoterapi ile kanserin tedavisine ve hastalığın boyunda tekrarlamasının engellenmesine yardımcı olunabilir. Kanser radyoaktif iyot tedavisine cevap vermediyse, radyoterapi lokal boyun nükslerinin ya da ağrı veya benzeri şikayetlere neden olan uzak yayılımların tedavisinde yardımcı olabilir.
Radyoterapi birkaç hafta süreyle haftada 5 gün olarak uygulanır. Tedavi başlamadan önce radyoterapi ekibi dikkatli ölçümler yaparak radyoterapi dozunu ve uygulanacak açıyı belirleyecektir. Tedavinin kendisi ağrısızdır ve normal bir röntgen filmi çektirmekten farksızdır. Her bir senas sadce birkaç dakika sürmektedir ancak hazırlık süresi daha uzun sürmektedir.
Olası Yan Etkiler
Bu tedavinin ana yan etkisi uygulanan radyasyonun kanser hücreleriyle birlikte komşu normal sağlıklı hücreleri de öldürmesiyle ilgilidir. Bazı hastalarda güneş yanığına benzeyen deri değişiklikleri görülür ancak yavaş yavaş kaybolur. Yutma güçlüğü, ağız kuruması, ses kısıklığı ve bitkinlik tiroid bezine ve çevresine uygulanan radyoterapinin olası yan etkileridir.
Yan etkileri azaltmak için doktorlar tam olarak gereken dozu ve ışının tam olarak nereye uygulanacağını çok iyi hesaplamalıdır.
Tiroid Kanserinde Kemoterapi
Kemoterapi tedavisinde kansere karşı kullanılan ilaçlar toplar damar ya da kas içine iğne ile verilir ya da ağızdan alınır. Kemoterapi sistemik bir tedavidir(Bütün vücudu etkileyen). Yani ilaç dolaşım sistemine katılarak bütün vücudu dolaşır ve kanser hücrelerini öldürür.
Kemoterapi tiroid kanserlerinin çoğunda arada bir fayda sağlamaktadır. Ne mutlu ki tiroid kanseri vakalarının çoğunda kemoterapiye gerek kalmamaktadır. Anaplasitk tiroid kanserinde radyoterapi ile birlikte kullanılabilir. Bazen de ilerlemiş ve diğer tedavilere cevap vermeyen diğer tiroid kanserlerinde kulanılabilmektedir.
Olası Yan Etkiler
Kemoterapi ilaçları hızlı bölünen hücrelere saldırdığı için kanser hücreleri öldürebilmektedir. Ancak ne yazık ki vücudumuzda ki bazı hücreler-kemik iliği hücreleri, ağız içini bağırsakları döşeyen hücreler,saç kökleri- de hızlı bölünmektedir. Bu hücreler de kemoterapi tedavisinde etkilenmekte ve yan etkilerin oluşmasına neden olmaktadır.
Kemoterapi ilaçlarının yan etikleri, ne süreyle hangi ilavın kullanıldığına bağlıdır. Sık karşılaşılan yan etkiler;
Saç dökülmesi
Ağız içi yaralar
İştah kaybı
Mide bulantısı ve kusma
İshal
Enfeksiyonlara yatkınlık( beyaz kan hücrelerinin sayısında azalmaya bağlı)
Kolayca meydana gelen doku yaralanmaları ve kanamalar(azalmış trombositelere bağlı)
Bitkinlik(Kırmızı kan hücrelerinin azalmasına bağlı)
Bu yan etkiler genelde kısa sürelidir ve tedavi bittikten sonra ortadan kalkarlar. Ayrıca bu etkileri azaltmak için de bazı yollar bulunmaktadır. Örneğin mide bulantısı ve kusmayı önlemek için ilaçlar kullanılabilmektedir.
Bazı kemaoterapi ilaçları özel takip gerektiren yan etkiler yapabilmektedir. Örneğin; doxorubicin(tiroid kanserlerinde en sık kullanılan ilaçlardan birisidir) kalbi etkileyebilmektedir. Bu nedenle doxorubicin alan hastalar düzenli olarak elektrokardiyogram gibi kalp testleri ile takip edilmelidir.
Tiroid Kanserine Özel Tedaviler
Araştırmacılar hücrelerin içinde meydana gelen ve o hücrenin kanser hücresi olmasına neden olan değişiklikleri hedef alan yeni ilaç türleri geliştirmeye başlamıştır. Standart kemoterapi ilaçlarından farklı olarak bu yeni nesil ilaçlar, hızla bölünen tüm hücreler yerine, kanser hücresindeki birkaç belirli hedefe yöneltilmiştir.
Medüller Tiroid Kanseri’ ne özel tedavi
Araştırmacılar özellikle medüller tiroid kanserinde kullanılmak üzere özel ilaçlar bulmaya çalışmışlardır çünkü radyoaktif iyot tedavisi medüller tiroid kanserinde kullanılamamaktadır.
Vandetanib (Caprelsa) bu tip bir ilaçtır ve günde bir kez hap şeklinde alınır. İleri mediller tiroid kanseri olgularında kullanılan bu ilaç kanserin büyümesini ortalama 6 ay süreyle durdurmaktadır. Ancak hastaların beklenen yaşamlarına etkisi henüz çok net değildir. Vandetanib’ in bazı sık yan etkileri, ishal, döküntü, mide bulantısı, tansiyon yükselmesi, baş ağrısı, bitkinlik, tad alamda azalma ve karın ağrısıdır. Ender olarak kalp ritminde ciddi sorunlara ve ölüme yol açabilecek ciddi enfeksiyonlara yol açabilmektedir. Bu olası yan etkilerden dolayı bu ilacı reçete decek doktorların konuyla ilgili özel eğitim almaları gerekmektedir.
Cabozantinib(Cometriq) Medüller tiroid kanserinde kullanılan diğer bir özel ilaçtır. Günde bir kez hap şeklinde alınır. Yapılan çalışmalarda basit bir şeker alan hastalarla karşılaştırma yapılmış ve bu ilacı günde bir kez alan hastlarada kanserin 7 ay süreyle büyümeden durduğu ispatlanmıştır. Ancak hastaların beklenen yaşam süresine etkisi henüz net değildir.
Sık yan etkileri; ishal, kabızlık, karın ağrısı, ağız kuruluğu, iştah azalması, bulantı, kilo kaybı, bitkinlik, yükske tansiyon, saç renginde açılma ve el ayak sendromudur(el ve ayaklarda kızarıklık, ağrı ve şişme). Ender olarak bu ilaç sindirim sisteminde kanamalara ve delinmelere yol açabilmektedir.
Medüller tiroid kanseri tedavisinde umut vaat eden birkaç ilaç daha bulunmaktadır. Sorafenib(Nexavar), sunitinib(Sutent) diğer tip kanserlerde kullanılmaktadır. Diğer tip tedaviler, cabozantinib ve vandetanib etki etmezse doktorunuz bu ilaçları kullanmak isteyebilir.
Papiller ve Foliküler tiroid kanserine özel ilaçlar
Ne mutlu ki bu kanserlerin çoğu cerrahi ve radyoaktif iyot tedavisiyle etkili şekilde tedavi edilebilmektedir. Bu nedenle bu kanserler için bu tip ilaçlara çok daha az ihtiyaç bulunmaktadır. Bu tedavilerin etkil olamadığı ender kanserlerde sorafenib, sunitinib, pazopanib(Vatrient) ve vandetanib umut vericidir ve yardımcı olabilir.
Tiroid Kanserinde Klinik Deneyler
Kanser olduğunuzu öğrendiğinizden beri birçok karar vermek zorunda kalmışsınızdır. Vereceğiniz en önemli karar hangi tedavinin sizin için en doğru olacağıdır. Sizdeki kanser tipine yönelik bazı klinik deneylerin yapılmakta olduğunu duymuş olabilirsiniz. Ya da doktorunuz size böyle bir deneyden söz etmiş olabilir.
Klinik deneyler gönüllü hastalarla yapılan son derece kontrollü araştırma çalışmalarıdır. Umut vaat eden yeni tedavi yöntemlerine daha dikkatle ve yakından bakmak için düzenlenirler.
Klinik deneyler en gelişmiş kanser tedavisi yöntemlerini denemenin bir yoludur. Ancak her hasta için uygun olamayabilir.
Tiroid Kanserinde Tamamlayıcı ve Alternatif Tedaviler
Kanser olduğunuzu öğrendiğinizde kanseri tedavi ettiği ya da kanser şikayetlerini azalttığı söylenen, doktorunuzun bahsetmediği başka yollar olduğunu duyacaksınız.
İnternet gruplarından, arkadaşlarınızdan ve hatta aile bireylerinden size yardımcı olabileceği söylenen birçok fikir duyacaksınız. Bu yollar vitaminler, bitkisel ilaçlar, özel diyetler, akupunktur ya da özel masajlar şeklinde olabilir.
Tamamlayıcı ve Alternatif Tedavi Ne Demektir?
Herkes bu terimleri doğru anlamında kullanmadığı için bu konuda br karışıklık söz konusudur. Tamamlayıcı tedavi; normal tedavinize ek olarak kullanılan tedavilerdir. Alternatif tedavi ise medikal tedavi yerine kullanılan tedavilerdir.
Tamamlayıcı Yöntemler: Tamamlayıcı tedavilerin çoğu kanser tedavisi için önerilmez. Temel olarak sizin daha iyi hissetmenize yardımcı olurlar Medkal tedavinize ek olarak kullanılan yöntemlerden bazıları; stresi azaltmak için meditasyon yapmak, ağrıyı azaltmak için akupunktur yaptırmak, mide bulantısını azaltmak için nane çayı içmektir. Tamamlayıcı tedavilerin bazılarının yardımcı olduğu bilinmekteykne bazıları henüz test edilmemiştir. Bazılarının yardımcı olduğu ispatlanmışken bazılarının zararlı olduğu görülmüştür.
Alternatif Tedaviler: Alternatif tedaviler kanser tedavisi yerine önerilebilmektedir. Klinik deneylerle güvenli ve etkili oldukları kanıtlanmamıştır. Bu yöntemlerin bazıları tehlikeli olabilir hatta hayatı tehdit edici yan etkilere neden olabilir. Ancak çoğu durumda en büyük tehlike standart tıbbi tedavi şansının kaybedilmesidir.Tıbbi tedavinin gecikmesi ya da ara verilmesi kanserin daha kolay büyümesine ve tedavinin fazydasının azalmasına yol açmaktadır.
Seçim Sizin
Kanser tedaviniz hangi yolla yapılacağı size kalmış bir karardır. Standart dışı bir tedavi kullanmak isterseniz bu yöntem hakkında öğrenebileceğiniz herşeyi öğrenmeli ve doktorunuzla bu konu hakkında konuşmalısınız. Konu hakkında yeteri kadar bilgi sahibi olunursa ve dokotrlarınız tarafından destek görürseniz standart dışı yöntemleri güvenle kullanmak ve zararlı yöntemlerden uzak kalmak şansına sahip olabilirsiniz.
Tiroid kanserinde tipe ve evreye göre tedavi
Tiroid kanseri tedavisinde size önerilecek tedavi, sizin genel sağlık durumunuza ve sizdeki kanserin tipi ve evresine göre değişiklik gösterecektir. Bu bölümde herbir evre ve tip için sıklıkla kullanılan tedavi yöntemleri anlatılacaktır. Doktorunuz daha farklı bir tedavi yöntemi önerebilir. Bu konuda çekinceleriniz olursa doktorunuza sormaktan çekinmeyiniz.
Papiller karsinom ve varyasyonları
Evre I ve II: Bu kanserler cerrahi ile tedavi edilir. Sıklıkla bu total tiroidektomi olarak yapılsa da bazen lobektomi (tiroid bezinin etkilenmiş bölümünün çıkarılması) de tercih edilebilmektedir. Totatl tiroidektomi sonrası radyoaktif iyot tedavisi bazen kullanılır ama sadece cerrahi ile yapılan tedavinin bvaşarısı mükemmeldir. Eğer kanser tekrar ederse radyoaktif iyot tedavisi tekrar yapılabilir.
Total tiroidektomi olan hastalar günlük tiroid hoprmon hapı almak zorundadır (Levothyroxin). Radyoaktif iyot tedavisi planlanıyorsa bu tedavi sıklıkla ameliyattan sonra 6 hafta kadar ertelenecektir.
Bazı doktorlar santral boyun diseksiyonunu( tiroide komşu lenf nodlarının da çıkartılması) ek olarak önerebilmektedir. Bunun ameliyat sonrası sağ kalım süresine etkisi netlik kazanmamış olsa da boyundaki lenf bezleri çıkartıldığı için kanserin bu bölgedeki yenileme ihtimali ortadan kalkmaktadır. Ayrıca bu sayede evreleme çok daha iyi yapılabilmektedir.
Evre III ve IV: Hastaların çoğuna total tiroidektomi ya da totale yakın tiroidektomi ameliyatı uygulanır ayrıca komşu lenf bezleri de çıkartılır. Ayrıca santral boyun diseksiyonu da önerilmektedir. Santral boyun diseksiyonunun kanser sonrası sağ kalım süresine etkisi netlik kazanmamış olsa da nüks oranına etkisi açıktır. Kanser diğer lenf nodlarına da sıçramışsa modifiye santral boyun diseksiyonu(lenf nodlarının daha geniş bir çekilde çıkartılması) eklenir.
Radyoaktif iyot tedavisi cerrahi sonrası hemen daima kullanılır. Böylece boyun bölgesinde ya da vücudun başka yerlerinde olabilecek kanser hücreleri de öldürülmüş olacaktır. Uzak metastazlar radyasyon tedavisi, hedeflenmiş tedavi ya da radyoaktif iyot tedavisine cevap vermezse kemoterapi ile tedavi edilir.
Radyoaktif iyot tredavisi sonrası tiroid hormon tedavisi eklenir.
Nüks Kanser: Diğer faktörlerde önemli olmakla birlikte ilk tedavi sonrası tekrar eden kanserin tedavisi kanserin nerede yeniden başladığına bağlıdır. Nüks kan testleriyle ya da sintigrafiyle yakalanabilir.
Kanserin yeri net olrak belli ise ve cerrahi olarak çıkartılabilecek durumda ise ameliyat planlanır. Sintigrafide iyot tutulumu gösteriyorsa radyoaktif iyot tedavisi tek başına ya da cerrahiye ek olarak uygulanır. Kanser sintigrafide gösterilemeyip PET ya da MR da gösterilebildiyse radyoterapi kullanılabilir.
Hedeflenmiş tedavi ya da kemoterapi, kanser eğer birden çok yere yayıldıysa ve radyoaktif iyot ya da diğer tedaviler fayda etmediyse denenebilir. Ancak daha etkili ilaçların bulunması için çalışmalar devam etmektedir. Bu kanserlerin tedavisi zor olduğu için varsa klinik deneylerde yer almak diğer bir seçenek olarak düşünülebilir.
Foliküler ve Hurthle hücreli kanser
Tüm Evreler: Bu tip tiroid kanserlerinde önerilen tedavi total ya da totale yakın tiroidektomidir. Ancak çok erken evrelerde lobektomi bir seçenek olabilir.
Tiroidektomi radyoaktif iyot tedavisinin daha etkili olmasını sağlamaktadır. Papiller kanserlerde olduğu gibi lenf nodları sıklıkla çıkartılır ve incelenir. Kanser lenf nodlarına yayılmışsa santral ya da modifiye boyun diseksiyonu yapılır. Tiroid bezi tümüyle çıkartıldığı için hastanın uygun zamanda tiroid hormon tedavisine başlatılması gerekir.
Ameliyat sonrası sintigrafi incelemesiyle geride kalmış oalbilcek tiroid dokuları aranır. Komşu lenf nodlarına ya da uzak bölgelere yayılım varsa radyoaktif iyot tedavisi yapılır. İyot tutmayan kanser türlerinde ise radyoterapi ile tümörün daha çok büyümesi engellenir ya da tümör tümüyle ortadan kaldıırılır.
Hedeflenmiş tedavi ya da kemoterapi, kanser eğer birden çok yere yayıldıysa ve radyoaktif iyot ya da diğer tedaviler fayda etmediyse denenebilir. Ancak daha etkili ilaçların bulunması için çalışmalar devam etmektedir. Bu kanserlerin tedavisi zor olduğu için varsa klinik deneylerde yer almak diğer bir seçenek olarak düşünülebilir.
Nüks Kanser: Papiller tiroid kanseriyle aynıdır.
Medüller Tiroid Kanseri
Medüller tiroid kanseri tanısı alan hastaların MEN II sendromunda görülen diğer tümör-kanser tipleri için de araştırılması şiddetle önerilmektedir. Bu tümörler feokromasitoma ve paratiroid kanseridir. Detaylı bilgi için ‘Tiroid Kanseri Risk Faktörleri’ başlıklı yazıya bakabilirsiniz. Feokromasitoma için araştırma yapmak çok önemlidir çünkü hastada feokromasitoma var ise genel anestezi ve ameliyat çok riskli hale gelebilmektedir. Eğer ameliyat öncesi bu tümörün varlığı bilinirse ona göre ilaçlar ile ameliyat risksiz hale getirilecektir.
Evre I ve II: Medüller tiroid kanserinde total tiroidektomi ameliyatı ana tedavi yöntemidir ve sıklıkla tam tedavi için yeterlidir. Komşu lenf nodları da sıklıkla çıkarılmaktadır ( santral ya da modifiye boyun diseksiyonu). Tiroid bezi tümüyle çıkartıldığı için cerrahi sonrası tiroid hormon tedaivis gerekir. Medüller tiroid kanserinde hormon tedavisinin anlamlı kişini ihtiyacı olan tiroid hormonun yerine konmasıdır. Kanserin yenilemesi riskini düşürmemektedir.
Medüller tiroid kanseri hücreleri radyoaktif iyot tutulumu yapmadığı için bu tedavinin yeri yoktur. Ancak yine de geride kalmış olabilecek tiroid hücrelerini öldürmek için bir doz verilebilmektedir. Çünkü kanser hücreleri geride kalmış olan tiroid dokusu içerisindeyse bu etki onları da yok edecektir.
Evre III ve IV: Ameliyat evre I ve II gibidir. MEN ıı için tarama yapılmalıdır. Ardından tiroid hormon tedavisine başlanır. Eğer tümör yaygın ve komşu dokuları invaze ettiyse ya da tümüyle çıkartılamadıysa kanserin tekrarını önlemek için radyoterapi uygulanır.
Uzak yayılım yapmış kanserlerde, cerrahi, radyoterapi ya da benzeri tedaviler uygulanır. Bu tedaviler fayda etmez ya da kullanılamzsa vandetanib(Caprelsa), cabozantinib(Cometriq) ya da diğer hedeflenmiş ilaçlar kullanılabilir. Bu kanserleri tedavisi güç olduğu için, varsa klinik deneylere katılmak bir seçenek olarak kullanılabilir.
Nüks Kanser: Kanser eğer boyunda ya da başka bir yerde yeniden başlarsa, cerrahi, radyoterapi, hedeflenmiş tedavi ya da kemoterapiye ihtiyaç duyulabilir. Standart tedaviler fayda etmezse klinik deneylere katılabilinir.
Medüller tiroid kanserinde genetik testler: Medüller tiroid kanserine yakalandıysanız, ailede ilk dahi olsanız doktorunuzdan genetik danışma ve testler hakkında bilgi isteyiniz. Genetik testler ile RET geninde mutasyon saptanarak ailesel medüller tiroid kanseri ve MEN 2 sendromu tanısı konabilir.
Bu mutasyon sizde varsa birnci derece akrabaların da test edilmesi çok önemlidir. Çünkü bu mutasyona sahip tüm çocuk ve erişkinlerin hemen hemen tümünde yaşamlarının bir döneminde medüller tiroid kanseri gelişecektir. Uzmanlar bu mutasyona sahip bireylerin tiroid bezlerinin ilk fırsatta alınmasını önermektedir. Buna çocuklar da dahildir. Henüz medüller tiroid kaneeri geliştirmemiş RET gen mutasyonuna sahip bireylerde total tiroidektomi kanserden korunmayı sağlamaktadır. Tabii ki bu ameliyatın sonucu olarak ömür boyu tiroid hormonu almak gerekecektir.
Anaplastik Karsinoma
Bu kanser türünde tanı esnasında sıklıkla geniş yayılım olduğu için cerrahi sadece bir seçenektir. Ender olarak kanser sadece tiroid çevresine sınırlı ise total tiroidektomi ve boyun diseksiyonu yapılır. Ameliyatın amacı mümkünse hiç kanser hücresi bırakmayacak şekilde tiroid ve çevre dokunun çıkartılmasıdır. Anaplastik kanserin yayılma şeklinden dolayı bu genelde çok zor ya da imkansızdır.
Radyoterapi tek başına ya da kemoterapiyle birlikte kullanılabilir. Bu sayede ameliyat öçncesi tümör küçültülmesi hedeflenebilir. Ameliyat sonrası kanserin nüksünü önlemek için yapılabilir. Ya da çok yaygın olduğu için ameliyatla alınamayan tümörlerde kullanılır.
Kanser nefes darlığına yol açıyorsa ya da eninde sonunda açacaksa boynun ön kuısmına bir delik açılarak hastanın bir boru aracılığıyla nefes alması sağlanabilir. Bu deliğe trakeostomi denilmektedir.
Uzak bölgelere yayılan kanserlerde kemoterapi kullanılabilir. Bu bazen tek başına ya da radyoterapiyle birlikte uygulanır. Bu kanserlerin tedavisi zor olduğu için varsa klinik deneylerde yer almak diğer bir seçenek olarak düşünülebilir.
Doktorunuza tiroid kanseri hakkında neler sormalısınız?
Tiroid kanseri tanısı aldığınızda tedavinizle ilgili doktorunuzla samimi ve net bilgiler içeren görüşme yapmalısınız. Aklınızdaki her soruyu sormaktan çekinmemelisiniz. Sorularınız size ne kadar basit ya da anlamsız görülse de mutlaka bilgi almalısınız. Sormak isteyebileceğiniz sorulardan bazıları şunlar olabilir;
Durumunuzla ilgili başka sorularınız da olması önemli değildir. Sorularınızı bir yere not ederek doktorunuzla karşılaştığınızda sorduğunuzdan emin olunuz. Örneğin; ikinci bir görüş almak ya da klinik deneyler hakkında fikir sahibi olmak isteyebilirsiniz. Aklınızda tutmanız gereken bir diğer konu da bu bilgileri sadece doktorunuzdan değil başka sağlık profesyonellerinden de alabileceğinizdir. Hemşireler ya da sosyal ilişkiler uzmanları da aklınızdaki soruları cevaplayabilir.
TİROİD KANSERİ TEDAVİSİ SONRASI
Tiroid kanserli hastaların hemen hemen hepsinde tedavi sonrası kaknser tümüyle ortadan kalkmaktadır. Tedavinin tamamlanması çok stresli ve heyecanlı olacaktır. Tedaviyi tamamlamak kolay gözükse de kanserin nüks etmesi hakkında endişe duymamak çok zordur. Kanserin yeniden geri gelmesine rekürrens ya da nüks denilir. Kanser hastalarında en sık görülen endişe rekürrensdir.
Bu konudaki korkularınızın azalması biraz zaman alacaktır. Ancak bir çok kanser hastasının bu belirsizlikle yaşamayı öğrendiğini ve buna rağmen dolu dolu bir hayat sürdüklerini bilmek size yardımcı olabilir.
Bazı kişilerde tiroid kanseri tümüyle ortadan kalkmaz. Bu kişiler kemoterapi, radyoterapi ya da diğer tip tedavileri düzenli olarak görmek zorunda kalabilir. Bu sayede kanserleri kontrol altında tutulabilir. Kanserle yaşamayı öğrenmek herhangi bir kronik hastalıkla yaşamayı öğrenmekten daha zordur çünkü kanserin kendine has belirsizlikleri vardır.
Takip işlemleri
Tedavinizi tamamladıktan sonra doktorunuz sizi hala yakından gözlemek isteyecektir. Bütün kontrol randevularına gitmeniz çok önemlidir. Bu randevularda doktorunuz olası bulguları soracak, sizi muayene edecek, bazı kan ve ultrason-sintigrafi gibi görüntüleme testleri isteyebilecektir. Kanser rekürrensi ve tedaviye bağlı oluşabilecek olası yan etkiler için kontrollerin yapılması gerekmektedir. Bu randevular endişelerinizi ve merak ettiklerinizi sormak için uygun zamanlardır.
Takip ve kontrol muayeneleri ömür boyu sürse de hastaların çoğu tedavi sonrası çok iyidirler. Tiroid kanserlerinin çoğu çok yavaş büyüdüğü ve ilk tedaviden 10-20 yıl sonra nüks edebildiği için kontrol ve takip randevuları çok önemlidir. Doktorunuz hangi testlerin ne sıklıkla yapılması gerektiğini size açıklayacaktır.
Papiller ve Foliküler Kanser
Papiller ya da Foliküler tiroid kanseri nedeniyle total tiroidektomi ya da total ablasyon yapıldıysa doktorunuz en az bir kez sintigrafi yaptırmanızı özellikle nüks için yüksek risk taşıyorsanız isteyecektir. Bu sıklıkla ilk tedaviden 6 ay 1yıl sonra yapılır. Sonuç negatif olursa şüpheli semptom ya da anormal test sonuçları olmadıkça bir daha sintigrafi yaptırmanız gerekmeyecektir.
Kanda TSH ve tiroglobulin seviyelerinize bakılacaktır. Tiroglobulin, tiroid dokusunca üretilen bir proteindir. Tiroid beziniz tümüyle ortadan kaldırıldıysa kanda tiroglobulin seviyelerinin oldukça düşük düzeylerde olması gerekir. Tiroglobulin seviyeniz yükselmeye başlarsa bu kanserin nüks ettiğine bir işaret olabilir ve daha ileri testler yapılması gerekebilir. İleri testler sintigrafi, ultrasonografi, PET olabilir.
Düşük riskli hasta grubunda, özellikle küçük papiller tiroid kaneri olgularında, doktorunuz tarafından yapılan fizik muayene, radyoloji uzamnınca yapılacak ultrasonografi tetkiki ve akciğer grafisi sıklıkla yapılan tipik kontrol işlemleridir.
Kanser nüks ederse yapılacaklar ‘Evre ve tipe göre tiroid kanseri tedavisi’ başlıklı yazıda anlatılanlar gibidir.
Medüller Tiroid Kanseri
Medüller tiroid kanseriniz varsa kanda kalsitonin ve CEA seviyeleri kontrol edilecektir. Bu değerler artmaya başlarsa boyun ultrasonografisi, BT ya da MRG gibi görüntüleme yöntemleriyle kanser nüksü olup olmadığı araştırılır. Kanser geri geldiyse tedavi ‘Evre ve tipe göre tiroid kanseri tedavisi’ başlıklı yazıda anlatılanlar gibidir.
Tiroid kanseri tedavilerinin herbirinin birkaç ay süren yan etkileri bulunur. Tiroid hormon haplarına ihtiyaç duyma ömür boyu süren bir yan etkidir. Tedavi öncesinde olası yan etkileri bilmeniz tedavi sonrası toparlanma sürenizi hızlandırmaya yarayabilir. Bu yan etkileri azaltacak önlemler alabilir ve sürelerini azaltabilirsiniz. Herhangi bir şikyetiniz olduğunuda bunu doktorunuza söylemekten çekinmeyiniz çünkü size yardımcı olabilirler.
Yeni Doktor
Kanser tanısı alıp tedavi edildikten belli bir süre sonra sizin tıbbi hikayeniz hakkında hiçbirşey bilmeyen yeni bir doktorla karşı karşıya kalabilirsiniz. Yeni doktorunuza tanı ve tedavinizle ilgili detayları verebilir durumda olmanız oldukça önemlidir. Bu nedenle bu detayları tedavi sonrasında hemen elde etmek ilerde gerektiğinde elde etmekten çok daha kolaydır. Aşağıdaki dökümanların elinizde bulunduğundan emin olunuz;
Sağlık sigortanızı devam ettirmek çok önemlidir. Testler ve doktor muayeneleri oldukça pahalidir ve kimse kanserinin geri geleceğini düşünmek istemese de geri gelebilir.
Tiroid Kanseri Sonrası Yaşam Stili Değişiklikleri
Kanser olduğunuz gerçeğini değiştiremezsiniz. Değiştirebileceğiniz kalan hayatınızı nasıl yaşayacağınızdır. Olabildiğince sağlıklı yaşamanızı sağlayacak seçimler yapabilirsiniz. Bu yaşamınıza yeni bir pencereden bakma zamanı olabilir. Uzun vadede sağlığınızı nasıl daha iyi hale getirebileceğiniz hakkında düşünebilirsiniz. Bazı kişiler bu tip değişikliklere kanser tedaisi sırasında başlarlar.
Daha sağlıklı seçimler yapın
Birçok insan için kanser tanısı almak, kendi sağlıklarına geçmişte olduğundan daha fazla odaklanma fırsatı vermektedir. Daha sağlıklı olmanızı sağlayacak şeyler yapabilir misiniz? Daha sağlıklı yiyecekler yiyebilir ya da daha çok egzersiz yapabilirsiniz. Sigarayı ya da alkolü bırakabilirsiniz. Günlük steres seviyenizi kontrol altına almak bile size yardımcı olabilir. Geri kalan yaşamınıza pozitif etki yapacak değişiklikler için şu an en uygun zaman olabilir. Daha sağlıklı olup daha iyi hissedebilirsiniz. En zor olduğunuzu düşündüğünüz şeylerler başlayabilirsiniz. Sigara bırakmak için aile hekiminize başvurabilirsiniz.
Sağlıklı Beslenme
Doğru şekilde beslenmek herhangi biri için bile zor olabilirken kanser tedavisi sırasında ve sonrasında elbetteki daha zor olacaktır. Tedavi tad alma duyunuzu değiştirebilir. Bulantı ciddi bir sorun olabilir. İstemediğiniz halde kilo kaybedebilirsiniz. Geri veremeyeceğinizi düşündüğünüz kilo almalar olabilir. Tüm bunlar oldukça can sıkıcıdır.
Tedavi kilo değişikliklerine, yeme ve tad alma sorunlarına neden oluyorsa yapabileceğinizin en iyisini yapın ve bu sorunların geçici olduğunu aklınızdan çıkartmayın. Kendinizi daha iyi hissedene kadar birkaç saat aralıklarla küçük porsiyonlar yemeyi deneyin. Ayrıca tedavinin neden olduğu bu sorunlarla nasıl baş edeceğinizle ilgili oalrak bir diyetisyen ya da beslenme uzmanı ile de görüşebilirsiniz.
Kanser tedavisi sonrası yapılabilecek en iyi şeylerden birisi sağlıklı yeme alışkanlıkları edinmeye çalışmaktır. Basit değişikliklerin, uzun zaman zarfında sağladığı faydaları görünce şaşırabilirsiniz. Örneğin yiyebildiğiniz sağlıklı yiyeceklerin çeşitliliğini arttırdığınızda aslında bu işin hiç de zor olmadığını anlayabilirsiniz. Sağlıklı bir kiloya ulaşıp orada kalabilmek, sağlıklı yiyecekler yemek, alkol alımını azaltmak, sağlığınıza fayda sağlayacak ve ayrıca birçok kanser türüne yakalanma ihtimalinizi de azaltacaktır.
Dinlenme, Bitkinlik(Fatique) ve Egzersiz
İleri derecede yorgun hissetmeye bitkinlik denmektedir. Kanser tedavisi gören kişilerde oldukça yaygındır. Normal bir yorgunluk değil dinlenmekle geçmeyen kemiklerde bile hissedilen bir tükenmişliktir. Bazı hastalar bitkinliğpin çok uzun sürdüğünü ve yapmak isteediklerini yapamadıklarını, egzersizleri bile uygulayamadıklarını söylerler. Ancak egzersiz yapmak bitkinliği azaltacaktır. Çalışmalar, kişisel ihtiyaçlara göre düzenlenmiş egzerszi programlarını takip eden hastaların fiziksel ve duygusal olarak kendilerini daha iyi hissetiklerini ve sorunlarla daha kolay başa çıkabildiklerini göstermektedir.
Tedavi süresince aktif olmayıp hasta olursanız halkiz hazırdaki form, dayanıklılık ve kas gücünüzün egzersizler için yetersiz kalması normaldir. Fiziksel aktivite için yapılacak planlar sizin özel durumunuz göz önüne alınarak hazırlanmalıdır. Hiç egzersiz yapmamış yaşlı biriyle haftada 2 kez tenis oynamış 20 yaşındaki birine aynı egzersiz programı uygulanmaz. Birkaç yıldır hiç egzersiz yapmadıysanız yavaş yavaş başlamalısınız. Örneğin sadece kısa mesafe yürüyüşlerle.
Herhangi bir egzersiz programına başlamadan önce doktorunuzla konuşmalısınız. Ehzersiz planınız hakkında doktorunuzdan fikir alınız. Yalnız yapmamak için kendinize bir egzersiz arkadaşı bulunuz. Aileden ya da arkadaşlardan biriyle egzersize başlamak, yeterli motivasyon kalmadığında iyi bir itici güç olacaktır.
Çok yorgunsanız aktiviteleri dinlenme aralıklarıyla dengelemelisiniz. İhtiyacınız olduğunda dinlenmek son derece normaldir. Normal sağlıklı biryeler için ev işleriyle uğraşırken ya da bütün gün çalışırken dinlenmeden devam etmek kabul edilebilir iken sizin için bu kadar zorlama zamanı değildir. Vücudunuzu dinleyin ve ihtiyacınız olduğunda dinlenin.
Kanserin ilerlemesi ya da nüks ihtimalini azaltabilir miyim?
Kanser tedavisi olduğumuzda tedavinin daha başarılı olması, kanserin geri gelmemesi ya da yavaş büyümesi için yapılması gereken özel yaşam stili değişiklikleri olup olmadığını merak ederiz. Ne yazık ki kanserlerin çoğu için hastalara söylenebilecek çok az şey vardır. Bu yapılabilecek hiçbir şey yopk demek değildir sadece bu konuda henüz yeterli miktarda çalışma yapılmamıştır. Çalışmaların çoğu yaşam stili değişiklikeriyle kanseri önlemek arasındaki ilişkiyi belirlemek üzere yapılmaktadır. Kanseri yavaşlatmak ya da tekrarını önlemek üzere yapılan fazla çalışma bulunmamaktadır.
Tiroid kanseri içinde yardımcı olacağından emn olduğumuz yaşam stili değişiklikleri maalesef ki yoktur. Sigara içmemek, sağlıklı beslenmek, kilo kontrolü gibi sağlıklı alışkanlıklar edinmek yardımcı olabilir ancak kimse bundan emin değildir. Ancak net olarak bilinen bu tip alışkanlıkların kanser riskinizden öte sağlığınıza çok olumlu etkiler yapacağıdır.
Tiroid Kanseri ruh sağlığınızı nasıl etkiler?
Tedavi sırasında ve sonrasında farklı ruh halleriyle karşı karşıya kalabilirsiniz. Bu birçok kişinin başına gelmektedir.
Kendinizi ölümü düşünürken bulabilirsiniz. Ya da kanserin sizin, ailenizin, arkadaşlarınızın ya da işiniz üzerindeki etkilerinin daha çok farkında olabilirsiniz. Çevrenizdeki kişilerle olan ilişkilerinize yeni bir bakış açısı getirebilirsiniz. Beklenmedik durumlar da daha çok endişeye sebep olabilir. Örneğin tedavi sonrası doktorunuzu artık daha az göreceğiniz için kendinize ait ve bu konularda düşünecek vaktiniz çok olabilir bu da sizi daha çok sıkıntıya itebilir.
Kanserle mücadele eden her insan herhangi bir destekten yardım görecektir. Daha rahat hissetmek için ya da güç olmak için kullanabileceğiniz insanlara ihtiyacınız olabilir. Aileniz, arkdaşlarınız, kanser destek grupları, dini gruplar, internet destek grupları ya da bire bir hizmet veren danışmanlar size destek olabilir. Sizin için en iyi olabilecek destek şekli sizin durumunuza ve kişiliğinize bağlıdır. Bazı kişiler destek ya da eğitim gruplarında kendilerini iyi hissederler. Diğerleri ise yakın bir arkadaşı ile konuşmaktan ya da bire bir destek almaktan hoşlanabilir. Kendinizi rahat hissettirecek ve siz güç verecek olan kaynak her ne olursa olsun endişelerinizi bir şekilde paylaşabileceğinizden emin olunuz.
Kanserle mücadele insana kendini yalnız hisstetiren bir yolculuktur. Herşeyle tek başına mücadele etmek hem gereksiz hem de yanlıştır. Aileniz ve arkadaşlarınız eğer siz onları bu konudan uzak tutarsanız kendilerini dışlanmış hissedeceklerdir. Yakıon çevrenizin size yardımcı olmasına müsaade edin ve yardımı olabileceğini düşündüğünüz herkese de izin verin ki yardım edebilsinler.
Tiroid Kanseri Tedavisi İşe Yaramazsa
Kanser uygulanan tedavi sonrası nüks ederse başka tedavi planlarıyla ortadan kadırmak mümkün olabilir. Ya da en azından tümör küçültülerek daha uzun ve kaliteli bir yaşam sağlanabilir. Ancal bir çok tedavi yöntemi denenmiş ve kaner buna rağmen iyiye gitmemişse, o kanser türü tedavilere dirençli hale gelmiş demektir. Bu durumda her türlü tedavi yöntemi yan etkilerine bakılmaksızın denenmelidir. Ancak her hasta böyle bir durumla karşılaştığında kendi kararını kendi vermelidir.
Bu dönem belkide kanserle savaşınızın en zor dönemi olacaktır. Birçok tedavi denenmiş ve sonuç alınamamıştır. Doktorunuz size yeni tedavi yöntemleri önerebilir ancak tedavilerin büyük ihtimalle hastalığınızın gidişatı ile ilgili olumlu etkiler yapmayacağını düşünmelisiniz.
Dayanabildiğiniz sürece tedavilere devam etmek istiyorsanız tedavilerin olası faydaları ve yan etkileri konusunda düşünmelisiniz. Planlanan tedavinin sizdeki kanser türüne nasıl etkiler yapacağını doktorunuz tahmin edebilir. Örneğin doktorunuz daha fazla tedaviyi sürderminin size ancak %1 oranında fayda getirebileceğini söyleyebilir. Bazı hastalar yine de tedaviye devam etmeyi isteyebilirler ancak neden devam etmek istediğiniz hakkında çok iyi düşünmelisiniz.
Ne yapmaya karar verdiğiniz den çok kendinizi nasıl hissettiğiniz önemlidir. Bulantı-kusma, ağrı gibi şikayetlere karşı gerekli tedavileri aldığınızdan emin olunuz. Bu tür tedavilere palyatif tedaviler denilmektedir.
Palyatif tedaviler hastalığı tedavi etmek için değil şikayetleri azaltmak için uygulanır. Kanser tedavisiyle birlikte verilebilir ya da kanser tedavisinin kendisi palyatif bir tedavi olabilir. Aradaki temel fark tedavinin amacıdır. Palyatif tedavilerin amacı yaşam kalitenizi mümkün olduğunca uzun süre boyunca olabildiğince arttırmaya çalışmaktır. Bazen ağrı ya da bulantı için hap kullanmak gerekebilir. Bazen şikyaetlerinizi azaltmak için kullanılan ilaçlar ve dozları kanser tedavi dozlarıyla aynı olabilir. Örneğin; kemiğe şıçramış kanser türlerinde ağrıyı azaltmak için uygulanan radyoterapi dozu kanser tedavisi gibidir.
Umutlu olmak önemlidir. Umudunuz çok parlak olmasa da aile ve arkdaşlarla iyi zamanlar geçirebilmke için hala umut vardır. Tedavinize bir süre ara vermiş olmak hayatınızdaki önemli şeylere odaklanmanız için bir fırsat olabilir. Zaman istediğiniz şeyleri yapma istemediklerinizi artık yapmama zamanıdır. Kanser sizin kontrolünüzde olmasa da hala alabileceğiniz kararlar bulunmaktadır.
Tiroid Kanseri ve Tedavisi Hakkında Çalışmalar
Dünyanın birçok ülkesinde özellikle ABD’ de, üniversite hastanelerinde, özel kliniklerde, araştırma merkezlerinde, tiroid kanseri ile ilgili araştırmalar hali hazırda devem etmektedir. Her geçen gün araştırmacılar, kansere neden olan etkenleri, kanserin nasıl oluştuğu ve yeni tedavi yöntemleri hakkında yeni bilgiler yayınlamaktadır. Örneğin son yıllarda yapılan çalışmalar ile tiroid kanseri tedavisinde cerrahi yanında radyoaktif iyot tedavisinin çok faydalı olduğunu göstermiştir. Sonuçlar yüksek tedavi oranı, düşük nüks oranı ve uzun yaşam beklentisini göstermektedir.
Genetik
Ailesel medüller tiroid kanseri’ nin genetik nedenlerinin keşfi sayesinde günümüzde bu anromal RET geni tespit edilebilmekte ve bu geni taşıyan kişiler kanser olmadan tiroid bezleri alınarak kanserden korunmaları sağlanmaktadır.
Kalıtsal olmayan(sporadik) tiroid kanserlerinde neden olan gen değişikliklerinin anlaşılması da daha iyi tedavi seçenekleri sunacaktır. Aslında bu çeşit genetik değişikliklerin bazılarını hedef alan hali hazırda geliştirilmiştir.
Tedavi
Tiroid kanserlerinin çoğu başarılı şekilde tedavi edilebilmektedir. Ancak ilerlemiş kanserlerin tedavisi özellikle radyoaktif iyot tedavisine cevap vermiyorlarsa zor olabilir. Doktorlar ve araştırmacılar tiroid kanseri tedavisi için yeni ve daha az yan etkiye sahip tedavi yöntemleri için çalımaya devam etmektedirler.
Cerrahi
Tiroid kanseri ameliyatı özellikle deneyimli cerrahlarca yapılırsa çok önemli yan etkilere neden olmadan tiroid kanserlerinin çoğunluğunda başarı ile uygulanmaktadır.
Tiroid ameliyatı olmuş kişilerin bazıları boyunda ameliyat sonrası kalan yara izinden şikayetçi olmaktadırlar. Ameliyat tekniklerinde yaşanan yenilikler bu konuda yardımcı olabilir. Örneğin endoskopik ameliyat yöntemleri kullanılarak çok küçük bir kesiden ince aletler sokarak tiroid ameliyatı yapmak mümkündür ancak bu konu da henüz tam olarak günlük pratiğe girmemiştir.
Çok daha yeni bir ameliyat yönteminde ise cerrah bir koltukta oturarak koltuk altından yapılan bir kesi aracılığyla boyna ulaşan robot kollar aracılığıyla ameliyatı tamamlayabilmektedir. Robotik cerrahi şimidilik tiroidin kanser dışı hastalıklarında kullanılıyorsa da tiroid kanserinden kullanılmasıyla da ilgili çalışmalar bulunmaktadır.
Radyoaktif İyot Tedavisi
Doktorların hangi kanserlerin daha çok nüks edeceğini anlamak için daha etkili yollar aramaktadır. Bu tespit edilebilirse, bu hastalara radyoaktif iyot tedavisi cerrahi sonrasında verilebilir. Son çalışmalar ameliyat sonrası 3. Ayda tiroglobulin seviyeleri çok düşük olan hastaların radyoaktif iyot tedavisi almasalarda nüks için çok düşük riskleri olduğunu göstermektedir. Bu alanda daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.
Araştırmacılar radyoaktif iyot tedavisinin daha fazla tiroid kanserinde kullanılabilmesinin yollarını aramaktadır. Örneğin bazı tiroid kanserlerinde eğer hastanın kanser hücrelerinde BRAF geninden değişiklikler varsa radyoaktif iyot tedavisi başarısı belirgin olarak düşmektedir. Araştırmacılar BRAF genine yönelik hedeflenmiş tedaviler araştırmakta ve böylece bu gene sahip hastalarda radyoaktif iyot tutulmasına yardımcı olmak istemektedirler. Bu tip ilaçlar ilerlemiş kanseri olup artık radyoaktif iyot tedavisinden fayda göremeyen hastalar için de yardımcı olabilir.
Kemoterapi
Bazı çalışmalar paclitaxel(Taxol) ve benzeri türde ilaçların tiroid kanserinde ve özellikle radyoterapi ile kombine edilerek anaplastik tiroid kanserinde kullanılmasını araştırmaktadır.
Hedeflenmiş Tedavi
Genel olarak tiroid kanseri kemoterapiye iyi cevap veren bir kanser türü değildir. Ancak yeni tür hedeflenmiş ilaçlardan heyecan verici sonuçlar alınmaya başlanmıştır. Hızlı büyüyen ve çoğalan tüm hücreleri hedef almış standart kemoterapi ilaçlarının aksine bu ilaçlar kanser hücrelerinde belirli hedeflere saldırırlar. Hedeflenmiş ilaçlar standart kemoterapi ilaçlarının işe yaramayacağı bazı vakalarda kullanılabilir ve standart kemoterapi ilaçlarına göre daha farklı ve daha hafif yan etkilere sahiptirler.
Tirozin Kinaz İnhibitörleri: Tirozin kinaz inhibitörleri olarak bilinenm hedeflenmiş tedavi yapan ilaç grubu, BRAF ve RET/PTC genlerinde mutasyonları olan tiroid kanserli hastalarda yardımcı olabilir. Bu ilaçların çoğu aynı zamanda tümörlerin yeni kan damarı oluşturmasını da yavaşlatmaktadır.
Papiller Kanserlerin çoğunda tümörün büyümesine de yardımcı olan BRAF gen değişiklikleri mevcuttur. BRAF gen değişikliği içeren hücreleri hedefleyen, vemurafenib, dabrafenib ve selumetinib gibi ilaçlar BRAF gen değişiklikleri içeren tiroiad kanserlerinde denenmektedir.
Sorafenib, sunitinib, pazopanib, cabozantinib, motesanib, axitinib ve vandetanib gibi ilaçlarla yapılan çalışmaların erken sonuçları umut vaad etmektedir.
Vandetanib ve cabozantinib, hedeflenmiş tedavi ilaçları olup klinik deneylerde medüller tiroid kanserinde fayda gösterdikleri kanıtlanmıştır. İleri Medüller Tiroid Kanseri vakalarında kullanımlarına onay verilmiştir. Sunitinib, sorafenib, pazopanib diğer tip kanserlerde etkinliği kanıtlanmış ilaçlar olup medüller ve diferansiye tiroid kanserlerinde kullanılışlı olabilirler.
Anti-angiogenesis ilaçları: Tümör büyüdükçe ihtiyacı olan besin maddelerini alabilmek için daha çok ve büyük damarlara ihtiyaç duymaktadır. Bu ihtiyaçlarını yeni damarlar yaparak karşılarlar bu olaya da angiogenesis adı verilir. Anti-angiogenesis ilaçları yeni damar oluşmasını engellemektedir. Axitinib, motedanib, sunitinib, sorafenib, pazopanib ve cabozantinib gibi tirozin kinaz inhibitörleri anti-angiogenic özellikler de göstermektedir.
Bevacizumab, lenalidomide ve lenvatinib gibi anti-angiogenic ilaçlar üzerinde tiroid kanserinde kullanım için çalışmalar devam etmektedir.