+90 553 889 33 03 bakirkoyrenkliultrason@gmail.com
Zeytinlik Mh. Fişekhane Cd. Sporcu Sk. No:1 Kat 2 Bakırköy Çalışma Saatleri

Tiroid Kanseri Tanısı

Çeşitli şikayetlerle doktorun muayenesi esnasında veya başka testlerle tiroid kanseri tanısı konulabilir. Doktorunuzun istediği testler sizin şüpheleriniz doğrultusunda yapılmaktadır. Bu şikayetler genellikle şu şekilde sıralanabilir.

Tiroid kanserinde bulgu ve şikayetler

Bulgu ve şikayetler tanı konulabilmesinde en iyi yoldur. Aşağıda sıralanan bulgu ve şikayetlerden biri ya da birkaçı olabilir:

  • Boyunda şişme
  • Yutmada zorlanma
  • Boyunda ara ara son derece hızlı büyüyen ele gelen kitle
  • Sürekliliği olan ses kısıklığı veya seste değişiklik
  • Ön kesimde olmak üzere kulaklara doğru yayılabilen boyun ağrısı
  • Nefes almakta zorluk
  • Sürekliliği olan öksürük

Doktora başvurmada bu bulguların herhangi biri yeterli olacaktır. Bu bulgulardan bazıları kanser olmayan durumlarda veya tiroid ile ilgili olmayan durumlarda olmayıp boyun organları ile ilgili başka kanser çeşitlerinin de bulguları olabilir. Genelde iyi huylu olan tiroid nodülleri oldukça yaygın görülmektedir. Her ihtimale karşı sizde ya da çevrenizde bu bulgulara rastlayan birileri varsa doktora görünmesi ve nedenlerinin araştırılıp tedavinin başlatılması açısından oldukça önem taşımaktadır.

Fizik muayene ve tıbbi özgeçmiş

Doktorunuzun sizden tıbbi bir özgeçmiş istemesi sizin kanser olduğunuzu düşündüğünüz bulgu veya şikayetlerinizle ilgilidir. Eğer ailede tiroid kanseri özellikle medüller tiroid kanseri veya feokromositoma denilen tümör varsa mutlaka doktora söylenmelidir. Siz de yüksek risk altında olabilirsiniz.

Muayene esnasında doktorunuz tiroid bezinizin ayarını ve büyüklüğünü el ile inceleyerek boynunuzda büyümüş olabilecek lenf nodlarını araştıracaktır.

Biyopsi

Tiroid kanseri teşhisi biyopsi sonucu konulur. Şüphe duyulan nodül veya bölgeden alınan hücreler mikroskop altında incelenerek tanılanır. İlk işlem biyopsi olmamakla birlikte doktorunuz sizden önce bazı kan testler, tiroid ultrasonografisi veya tiroid sintigrafisi isteyebilmektedir.

Biyopsiye karar verildiğinde nodülün kanser olup olmadığını anlamanın en basit yolu ince iğne aspirasyonu adı verilen işlemdir. Oldukça önemli olduğundan iyi bir radyoloji uzmanı tarafından ultrasonografi eşliğinde yapılmalıdır. Özel bir hazırlık ve hastaneye yatma olmadan yapılabilmektedir.

Genelde gerek olmamakla beraber lokal anestezi uygulanarak da yapılabilir. Bakırköy Renkli Ultrason ve Görüntüleme’ de biyopsi, bölgenin bir miktar lokal anestezik krem ile uyuşturulması ile yapılmaktadır. Ultrason rehberliğinde ince bir iğne ile tiroid nodülünün içine girilir. İğnenin nodülün içine girdiğinden emin olunması ancak ultrason rehberliğinde mümkündür.

Biyopsi, iğnenin içine bir miktar hücre çekilerek sonlandırılır. Hücrenin yeterli gelmediği zamanlarda nodüle tekrar girilerek yetecek miktarda örnek alınır. Toplanan örnekler ince camlara yerleştirilir ve uygun şekilde patoloji uzmanına verilir. Bu örnekler mikroskop altında incelenip kanser hücresi olup olmadığı saptanır.

İğnenin giriş yapılığı yerin kanama hastalığı olan hastalar haricinde kanama riski çok düşüktür. Aspirin ve türevi kan sulandırıcılar alınıyorsa veya bir kan hastalığı mevcut ise doktora mutlaka bildirilmelidir. Bu biyopsi, boyunda şüphe duyulan lenf nodlarına da yapılabilmektedir.

Biyopsilerin çoğu iyi huylu nodül çıkmaktadır. Fakat bazı durumlarda nodül kanser olsa da biyopsi bunu göstermemektedir bu da nadir görülen bir olaydır. Kanser ancak 20 biyopsiden birinde çıkmaktadır.

Biyopsi sonucunun şüpheli veya önemi bilinmeyen olarak geldiği durumlar olabilir. Bu durum biyopsi ile nodülün iyi ya da kötülüğüyle ilgili bilgiler vermemesiyle açıklanır. Sonucun belirsiz çıkması durumunda doktorunuz alınan örneklerden BRAF veya RET/PTC genleri üzerinde çalışılmasını isteyebilir. Eğer bu mutasyonlar alınan hücrelerde tespit edilirse kanser olma ihtimali yüksek olmaktadır. En uygun tedavinin seçilmesinde bu testler büyük önem taşımaktadır.

Sonuç eğer net değilse doktorunuz daha kapsamlı bir biyopsi veya bir önceki biyopsinin tekrarını isteyebilir. Nodülün kanser olduğuna dair şüphesi varsa özellikle, tekrar isteyecektir. Buna core biyopsi veya açık cerrahi biyopsi denmektedir. Lobektomi denilen işlem yapılarak nodül çıkarılabilir ya da nodülün olduğu lob alınabilir. Genel anesteziyle ameliyathane ortamında yapılmaktadır. Çoğu erken tiroid kanserinin tedavisi de lobektomiden geçmektedir. Ama bazı durumlarda tiroid dokusunun geri kalan kısmının alınması da söz konusu olabilmektedir. Şimdilerde tiroid cerrahisi esnasında frozen biyopsi denilen işlem uygulanmakta ve nodülün kanserle ilişkine yönelik tanılar konulmaktadır. Böylelikle tamamlayıcı tiroid cerrahisine gerek duyulmamaktadır.

Görüntüleme Yöntemleri

Kanser şüphesi taşıyan alanları tespit etmek var olan kanserin yayıldığı alanın boyutunu belirlemek, tedavinin ne kadar işe yaradığını anlayabilmek adına görüntüleme yapılır. Kanser tanısı konmuş ya da kanser şüphesi taşıyan kişiler bu görüntüleme yöntemlerinden bir kaçını yaptırmak zorunda kalabilirler.

Ultrasonografi

Ses dalgalarını kullanarak vücudun belirlenmiş bölgelerinin görüntüleriyle oluşur. Transduser veya prob denilen cihazlar yardımıyla tiroid bezinin olduğu bölgede cilde temas ettirilerek yapılır. Ses dalgasının iletisini kolaylaştırmak adına özel bir jel kullanılır. Gönderilen ses dalgalarının yine aynı cihaz yardımıyla yansımaları kayıt altına alınır ve siyah-beyaz görüntüler olarak bilgisayara yansır. Bu esnada radyasyona maruz kalmış olmazsınız.

Nodülün solid mi (katı) yoksa kistik mi (sıvı dolu) olduğunu ultrason aracılığıyla anlarız. Solid nodüllerin kanser olma ihtimali çok daha yüksektir. Ayrıca ultrasonla nodül sayısı, nodüllerin boyutları, kanser olup olmadığı hakkında bilgi edinilir fakat kesin bir şey söylenemez. Küçük nodüllere mutlaka ultrason eşliğinde biyopsi yapılmalıdır. Böylelikle iğnenin nodülün içerisine girdiği tam olarak anlaşılır.

Komşu bölgelerde yer alan lenf nodları ve şüpheli lenf nodunun varlığı incelenir. Tiroid  hastalıkları ile alanında uzmanlaşmış doktorlar yaklaşık üç hastanın ikisinden ultrasonografi istemektedir.

Radyoaktif iyot taraması (Sintigrafi)

Boyunda kitle olan bireyin tiroid kanseri olup olmadığını anlamak için yapılır. Diferansiye tiroid kanseri (papiller, foliküler veya Hurthle hücreli) tanısı konmuş kişilerde tedavi öncesi yayılım oranının belirlenmesi için kontrol amaçlı yapılır. Fakat medüller tiroid kanserinde iyot tutulumu olmadığı için bu kanser türünde sintigrafi kullanılamamaktadır.

Az miktarda radyoaktivite maddenin genellikle bir hap şeklinde ağızdan alınarak ya da damardan enjekte edilerek yapılır. Belirli bir süre sonunda madde tiroid bezi tarafından tutulma yapar. Bu tutulma özel kamerayla görüntülenir. Kameranın boynun ön kısmına yerleştirilmesiyle tiroid bezindeki radyoaktivite madde miktarına bakılır. Tiroid bezinde komşu tiroid dokusuna nazaran az radyoaktivite madde gösteren alanlar soğuk nodül olarak adlandırılır. Daha fazla radyoaktivite madde gösteren alanlar ise sıcak nodül olarak adlandırılır ve bunlar genelde kanser değildir. Soğuk nodüller iyi ya da kötü huylu olabilirler. Bu nedenle bu test ile kanser olup olunmadığı hakkında sadece fikir edinilebilir.

Tiroid kanseri nedeniyle ameliyat olmuş kişilerin ameliyat sonrası olası yayılmalar araştırılır. Mevcut hastanın TSH veya tirotiropin (tiroid stimülan hormon) seviyesi yüksek olması sintigrafiyi başarılı kılacaktır. İnceleme öncesinde aldıkları tiroid hormon hapları kesilerek TSH seviyeleri yükseltilebilir. Böylelikle kandaki tiroid hormonu düşerek hipofiz bezi daha fazla TSH salgılar. İlacın kesilmesi durumunda gerginlik, kilo alımı, depresyon, çok uyuma, kabızlık, konsantrasyon azalması ve kas ağrıları gibi yan etkileri olabilir. Thyrogen denilen ilacın enjekte edilmesiyle de TSH seviyesi yükseltilebilir. Bu ilaç kullanıldığında saydığımız yan etkilerle karşılaşılmadan TSH yükseltilebilir.

Test öncesi hastalara iyot bulunan ilaçlar veya yiyecekler tüketmemeleri istenir.

Akciğer Röntgeni

Foliküler tiroid kanseri tanısı alan bir bireyin kanserin akciğerlerine yayılıp yayılmadığını kontrol etmek amaçlı akciğer grafisi çektirmektedir.

Bilgisayarlı Tomografi (BT)

X ışınlarının kullanılarak vücudun kesitler halinde ve detaylı olarak incelenmesini sağlayan görüntüleme tekniklerinden bir diğeridir. Genellikle ultrason seçilen yöntem olsa da, tiroid kanserinin komşu organlara ne derece etki ettiğini değerlendirmek BT ile daha doğru olmaktadır.

Büyük bir simide benzetilen BT cihazının ortasında bir açıklık ve bu açıklıktan ileri geri hareket edebilen bir adet sedye bulunmaktadır. BT nin sıradan bir röntgen çekiminden daha uzun sürdüğü de bir gerçektir.

Röntgen filminde tek bir görüntü alınırken BT de cihaz vücudun etrafındaki her dönüşünde birçok poz almakta ve alınan pozlar bilgisayar aracılığıyla birleştirilerek o bölgenin görüntüleri oluşturulmaktadır. Yumuşak dokuların çok daha detaylı görüntüsü için BT, sıradan bir röntgen filmine göre tercih edilir.

İç organların sınırlarının daha iyi görünmesi, tanının daha başarılı konabilmesi için bazı durumlarda test öncesinde kontrast madde içmeniz ya da damar yoluyla alınması istenebilir. Damar yoluyla verilmesi yüzde hızlı bir kızarma hissi gibi bir etkiye sebep olabilmektedir. Nadiren de olsa solunum sıkıntısı veya tansiyon düşmesi gibi daha önemli sorunlar meydana gelebilir. Daha önce yapılan ilaçlı bir filmde alerji oluştuysa ya da bireyin bilinen bir alerjisi varsa mutlaka doktora söylenmelidir.

Vakaların bazılarında biyopsiye rehberlik olması amacıyla da BT istenebilmektedir. Hasta yine BT masasında yatarken doktor biyopsi iğnesini kitleye doğru yöneltip, iğnenin doğru yerde olup olmadığı kesinleşene kadar BT çekimleri tekrarlanır. Biyopsi sonrası alınan parça mikroskop altında incelenmek üzere laboratuvara götürülür.

BT yerine MR ile inceleme isteyen doktorların nedeni, diferansiye tiroid kanserine BT yapılırken kullanılacak olan kontrast maddelerin iyot içermesidir. Bu ilaç daha sonra yapılmak istenecek radyoaktif iyot işlemlerinin kalitesini etkilemektedir.

Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG)

Tıpkı BT gibi tiroid bezinde kanserin var olup olmadığı uzak-yakın organlara yayılma durumunu değerlendirmek için kullanılır. Ama ultrason her zaman ilk tercih edilen tekniktir. MRG beyin ve omuriliği incelemek adına da mükemmel bir görüntüleme tekniğidir.

Radyo dalgaları ve kuvvetli manyetik alan kullanılan MRG de radyo dalgalarının enerjisi vücudun farklı dokularında ve değişik hastalıklarda farklı şekiller oluşturarak soğurulup serbest bırakılır. Bu şekiller işlem yapılan bölgenin detaylı görüntülerine dönüştürülür. Daha detaylı görüntüler elde etmek için gadolinium denilen kontrast maddenin damar içine uygulanmasıyla sağlanır.

Bazen bir saate ulaşan bir sürede yapılan MRG ile görüntüleme BT ile görüntülemeden oldukça uzundur. Hastanın dar bir alanda hareketsiz bir şekilde yatmasıyla yapılmaktadır. Dar alan fobisi olan kişilerde bazen sıkıntı yaşayabilmektedir. Günümüz makinelerinde bu alan biraz daha genişlemiş ve kişiyi rahatsız edecek düzeyde sesler çıkarmamaktadır. Bazı merkezlerde ise bu sesi azaltmak adına kulaklıklar verilmektedir.

Pozitron Emisyon Tomografi (PET)

FDG denilen maddenin damar yoluyla hastaya enjekte edilmesiyle başlayan PET de radyoaktivite mümkün olduğunca düşük düzeydedir. Belirli bir süre bekledikten sonra PET cihazı masasında yaklaşık 1 saat uzanıp, özel bir kamera yardımıyla vücuttaki radyoaktivitenin saptanması gerekmektedir.

Var olan tiroid kanseri radyoaktif iyotu yutmayan (absorbe etmeyen) bir kanser çeşidiyse bu test kanserin yayılımını anlamak için oldukça başarılıdır.

BT veya MRG gibi detaylı olmasa da tüm vücut kanser yayılımı açısından bir kerede taranabilmektedir. Hatta bazı makinelerde PET ve BT birlikte bulunmaktadır. Bu durum da doktorlara PET de normal olmayan görüntülere rastlandığında BT ile karşılaştırılarak yerinin tam olarak anlaşılması imkanını vermektedir.

Kan testleri

Tek başlarına tiroid nodülü için bir şey ifade etmeyen ama tiroid bezinin normal fonksiyon gösterip göstermediği hakkında detaylı bilgi verebilen, doktorun daha ileri testler yapılıp yapılmamasında karar vermesini sağlayan testlerdir.

Tiroid Stimülan Hormon (TSH)

Kan seviyelerinin ölçümü ile tiroid bezinin genel işlevi hakkında bilgi sahibi olunabilir. Eğer tiroid bezi yeterli derecede hormon üretmiyorsa kişinin TSH seviyesi yüksek olacaktır. TSH, görüntüleme yöntemlerinden hangisinin kullanışlı olacağı hakkında doktora yol gösterici nitelikte olacaktır. TSH seviyesi tiroid kanserinde genelde normal çıkmaktadır.

T3 ve T4 (Tiroid hormonları)

Ana hormonlardır. Tiroid bezinin fonksiyonu hakkında bilgi alabilmek adına önemlidir. TSH gibi bu hormonlar da tiroid kanserinde genelde normal çıkmaktadır.

Tiroglobulin

Tiroid bezi tarafından üretilen bir çeşit proteindir. Bunun ölçülmesi ile tiroid kanseri tanısı konulamaz ancak tedavi sonrası çok yararlı bilgiler edinilebilir. En çok kullanılan yol tiroid bezinin tamamıyla alınması ve kalan tiroid hücreleri için de radyoaktif iyot kullanılmasıdır. Bu tedavi sonrasında birkaç hafta içerisinde tiroglobulin seviyeleri çok aşağılara iner. Beklenilen seviyeye inmeyen tiroglobulin, hala bir yerlerde kanser hücreleri kalıntısı olduğu anlamını taşımaktadır.

Kalsitonin

Vücutta kalsiyum kullanılmasına yardımcı olan bir hormon çeşididir. Tiroid bezi içinde bulunan C hücrelerinde üretilir ve burada oluşan kanser medüller tiroid kanseridir (MTC). Sizde veya ailede MTC hikayesi mevcut ise kalsitonin seviyesine bakılır. Bu test MTC tedavisi sonrası kontrol-takip amaçlı da kullanılır.

Karsinoembriyojenik antijen (CEA)

MTC li hastalarda CEA seviyeleri sıklıkla yüksek çıkmaktadır. CEA testi kanser araştırmasında faydalı olabilir.

Diğer kan testleri

Örneğin, ameliyat öncesi kan hücrelerinin sayımı, kanama hastalığı mevcut ise bunun kontrolü, karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri gibi birtakım başka testler de yapılmak istenebilir.

Diğer testler

Ses tellerinin muayenesi (Laringoskopi)

Bazı tiroid tümörleri ses tellerini etkileyebilmektedir. Eğer ameliyat olacaksa ameliyat öncesinde ses tellerinin fonksiyonunun normal olup olmadığını saptamak adına laringoskopi denilen işlem yapılmaktadır. Boğazın iç kısmına özel aynalar veya ince ışıklı tüp aracığıyla girerek bakılacaktır.